İçindekiler
Dünyaca ünlü tarihçi, felsefe ve düşünce insanı Yuval Noah Harari’nin ilk ve bir dönemin en popüler kitabı Sapiens: Hayvanlardan Tanrılara İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi adlı eserdi. Bu eser, kısa sürede tüm dünyada büyük bir ilgiyle karşılanmış, bestseller/en çok satan kitaplar listesinin ilk sırasından uzun süre inmemiştir. Sıradışı yazar, eserinde kısaca, Homo Erectus, Neandertallar ve diğer ilk insan türlerinden başlayarak Doğu Afrika’da ortaya çıkan atalarımızın tarih yolculuğunu anlatmaktadır. Öte yandan dünyaca ünlü yazarın kitabında eriştiği müthiş başarının ardından yine onun diğer bir kitabı olan Homo Deus adlı eseri de birkaç yıl sonra yayımlanmıştır. İnanın bu eseri okuduktan sonra kesinlikle Homo Deus’u da çok merak edeceksiniz.
Sapiens Konusu
Noah Harari’ye göre insanlık tarihinde çok kritik öneme sahip 3 önemli devrim olmuştur. Bunlardan ilki ve en önemlisi nasıl çıktığını hala tam olarak bilemediğimiz milattan yaklaşık 70 bin yıl önce gerçekleşen bilişsel devrimdir. İnsan beynini ön plana çıkaran ve soyut düşünme, dili öğrenme/kullanma, iletişime geçme, karşılıklı ticaret yapma gibi yeteneklerin geliştiği bilişsel/cognitive devrim döneminde sayesinde insanlar toplu olarak yaşamayı ve küçük de olsa sosyal topluluklar oluşturmayı başarmıştır. N.Harari, yine Sapiens adlı eserinde bugünkü milli devletlerin, sosyal toplulukların ve hayal gücüne dayalı kurguların kaynağının o dönemde gerçekleşen bilişsel devrim kaynaklı olduğunu belirtmektedir. Ona göre bu sayede toplumlar hikayelere, kurgulara inanmaya başlamış ve din, hukuk, para sistemleri gibi soyut kavramlar toplulukları algısına yerleşmiştir.
Tarım Devrimi – Tarihin Akışı
İkinci önemli devrimin ise milattan 12 bin yıl önce gerçekleşen tarım devrimidir. Tarım devrimi sayesinde daha önce avcı-toplayıcı olarak göçebe bir hayat tarzı süren insanoğlu ekmeye biçmeye başlamış ve yerleşik düzene geçmiştir. Bu dönemden önce homo sapiens her gün avlanmak zorunda olan ve gününün önemli bir kısmını avlanma faaliyetiyle geçiren buna rağmen de ancak kısıtlı miktarda gıdaya erişebilen bir hayat tarzı benimseyen insan oğlu tarım devrimiyle birlikte gıda arzını artırmıştır. Bu etkenlere bağlı olarak aynı zamanda insan nüfusu da artmış ve insanlara hayvanları evcilleştirmek, ateşi kullanmak gibi faaliyetler gerçekleştirmeleri için daha fazla zaman kalmıştır.
Harari, kitabında Tarım Devriminin insanlık için faydalı olduğu konusunda şüpheleri olduğunu belirtir. Ona göre insan oğlu avcılığa yatkındır ve yerleşik düzene geçince önemli özelliklerini kaybetmiştir. Ayrıca hayvanların evcilleştirilmesi sonrasında insanlar kendilerini hayvanlardan üstün görmüş ve dünyanın kendileri için yaratıldığına inanmaya başlayarak hayvanları kendilerinin çıkarları doğrultusunda kullanmış ya da sömürmüştür.
Harari’ye göre insanlık tarihindeki en önemli üçüncü devrim bundan yaklaşık 500-600 yıl önce gerçekleşen bilimsel devrimdir. Temelinde önemli coğrafi keşif ve buluşların bulunduğu bilimsel devrim ile birlikte insanlar hastalıkların ve sorunların çözümünü papaz ve tanrılardan değil bilim ile aramaya başladılar. Bu dönemde kilisenin otoritesi sarsılarak bilim dünyasının itibarı artmıştır. İçerisinde rönesansı, reformları ve sanayi devrimiyle birlikte kapitalizmin, liberalizmin ve hümanizmle demokrasinin doğuşunu da alan bilimsel devrim günümüzde teknolojik devrimle birlikte devam etmektedir.
Harari, aslında birer kurgu ve soyut kavramlar olan bu sistemleri sert bir şekilde eleştirmiştir. Bununla birlikte mevcut durumda liberal demokrasinin, faşizme ve komünizme karşı galip geldiğini belirtmiştir. Ona göre liberal demokrasi binasını yıkmak yerine bazı güncellemelerle bu binayı restore ederek günümüz ihtiyaçlarına göre restore etmek insanlık adına daha doğru bir tercih olacaktır.
HAYAL Gücü Tarihidir!
Yuval Harari, aslında insanlığın yeryüzüne ilk çıkışından günümüze kadar olan gelişimini farklı bir bakış açısıyla anlatan ve yaklaşık 420 sayfa uzunluğundaki Sapiens – Hayvanlardan Tanrılara İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi adlı nitelikli eserinde hepimizin zaman zaman da olsa aklımıza gelen temel bir sorunun cevabını da okuyucuyla birlikte aramış ve kendine has üslubuyla vermiştir. Dünya üzerinde yüzyıllardır birlikte yaşadığımız diğer canlılar değil de neden bizler yani homo sapiens olarak insanoğlu şu an dünyanın tek ve mutlak hâkimi konumundayız? Yani bir şempanze ile yüzde 99 DNA eşleşmesi taşıyan insanlık neden diğer hayvan ve canlılara karşı dünyanın hâkimi ve tek otoritesi konumundadır? Neden insanat bahçelerinde kendisine şempanzeler tarafından yemek atılan tellerin diğer tarafındaki canlılar bizler değiliz de onlar? (Kitabı satın almak için tıklayınız.)
İşte bu soruya kendine has farklı bakış açısıyla cevap veren yazar, diğer tarihçi, bilim adamı ve düşünce insanlarından da farkını ortaya koyuyor. Harari’ye göre homo sapiensler olarak bizler diğer memeli canlıların aksine büyük sayılarda olmamıza rağmen esnek/flexible şekilde iş birliğine yatkınız. Diğer bazı canlılar iş birliğine yatkın olsalar da bunu esnek şekilde yapamazlar. Kitap içinde vurgulanan budur yani esnek şekilde iş birliğine yatkın olan diğer canlılar ise bunu büyük sayılarda yapamazlar. Mesela şempanzeler esnek bir şekilde iş birliği yapabilirler.
Bununla birlikte şempanze sayısı 15-20’nin üzerine çıkınca birbirini tanımayan şempanzeler iş birliğini durdururlar. Ünlü yazar, biz insanların birbirimizi tanımasak da büyük sayılarda ordular kurarak oldukça esnek bir şekilde iş birliği yapabildiğimizi ve işte bu nedenle dünyayı kontrol ettiğimizi belirtir. Ama nasıl? İşte tam da burada sormamız gereken soru diğer canlılar büyük sayılarda ve aynı zamanda esnek bir şekilde iş birliği yapamazken biz sapienslerin bunu yapmasını sağlayan şey nedir?
Sorunun Cevabı Sapiens
İşte bu soruya Harari’nin cevabı “temeli 70 bin yıl önce beynimizin gelişmesini sağlayan bilişsel devrime kadar uzanan HAYAL GÜCÜMÜZ.”dür. Yani Noah Harari’ye göre insanoğlu hayal gücü sayesinde ortak hikayelere, mitlere, dinlere, paraya, hukuk sistemine, milletlere inanır ve esnek bir şekilde büyük sayılarla ortak değer uğruna iş birliği yaparak mücadele etmesinin kök sebebi de hayal gücüne dayanır. Ona göre insanlık soyut düşünür ve bu sayede temelinde hayal gücü olan kurgu soyut kavramlara olan inancı sayesinde iş birliği yaparak dünyayı yönetir ve kontrol eder. Ona göre markalar, para sistemi, inançlar sistemi ve tüzel kişiliği olan neredeyse her şey kurgudur.
Eğer canı acımıyorsa gerçek değildir cümlesiyle de bunu ifade eden Harari, bir şeyin gerçek mi kurgu mu olduğunu anlamak istiyorsanız “canı acır mı?” sorusunu kendinize sorun, eğer acıyorsa gerçek acımıyorsa kurgudur der. İşte dünya güncel edebiyatının belki de son on yılına damga vuran bu eser, kendi tarihimize bakış açımızı etkileyecek derecede çığır açıcı bir değere sahiptir.