bir idam mahkumunun son günü victor hugo

Bir İdam Mahkumunun Son Günü

Dünya klasikleri denince belki de akla gelen kitaplardan ilki olan Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı kısa roman Victor Hugo’nun 1829 yılında edebiyat dünyasına armağan ettiği, en çok bilinen ve okunan eserlerinden birisidir. Bu roman hakkındaki en popüler sorulardan biri şudur: “Kitabın içeriğini oluşturan kahraman ve başından geçenler yaşanmış bir olaydan mı alınmıştır yoksa iddia edildiği gibi yazarın bir gün Paris’in meşhur Grêve meydanında şahit olduğu bir idamdan sonra mı kaleme alınmıştır?” Açıkçası, V. Hugo kitabında okuyucunun bu iki ihtimalden istediğini tercih edebileceğini belirterek asıl amacının idam cezasının insan haklarına aykırı vahşi bir uygulama olduğunu Fransız halkına anlatmak olduğunu belirtmiştir. Gerçekten de romanın içindeki olayların akışında karakterin suçu ve adından ziyade iç dünyası, dönemin adli yapısı ve halkın idam mahkumlarına karşı umarsız ve acımasız bakış açısı sıklıkla anlatılmıştır.

Yaklaşık 100 sayfa olan Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı müthiş kısa roman birçok dünya diline çevrilmiştir. İçerisindeki olayların akışını mükemmel benzetme sanatıyla adım adım örerek ifade eden Victor Hugo’nun anlatımı sayesinde kendinizi çoğu zaman idam mahkûmunun iç dünyasında ve bazen de onun idam öncesi bekletildiği Bicêtre hapishane odasında bulacaksınız. Suçunun detaylarını ve hatta adını bile bilmediğiniz bu idam mahkûmu için içten içte kahrolup, küçük kızıyla olan duygusal bağının naifliği karşısında bu adamın idamı hak edecek nasıl bir suç işlemiş olabileceğini düşünmekten yorulacaksınız. Bu noktada belirtmek gerekir ki; yazara göre, toplumu oluşturan sosyal katmanlar içerisinde suça eğilimli bir kesim olduğu açıktır. Bununla birlikte siyasi yöneticilerin toplumu eğitmeden, yoksulluğu ve insanları suça iten nedenleri ortadan kaldırmadan suçluları idam etmenin bir çözüm olmayacağı açıktır.

bir idam mahkumunun son günü

Romanın ilk sayfalarında Victor Hugo, adli sisteme ve yöneticilere karşı neden idam cezasının kaldırılması gerektiğine dair geniş bir değerlendirme yapmaktadır. Kitabında ölümün, hele de acımasızca idam edilerek öldürülmenin ne kadar acı bir ceza olduğu, hayatın ve yaşamanın ne kadar değerli olduğunu ifade eden betimlemelerle birlikte anlatılmaktadır. Ayrıca Victor Hugo, giyotin ile yapılan idamlarda yaşanan bazı acı olaylardan örnekler verip kitabı kaleme aldığı 1829 Fransa’sında hala bu cezanın olmasının anlamsızlığını vurgulamaktadır. Sonrasında ise birkaç sayfalık bir olay ile gazeteci, yargıç ve şair adlı kişileri konuşturarak onların o dönem için idam cezası hakkındaki fikirlerini benzetmelerle eleştirel bir dille anlatmaktadır. Kitabın ilk 30 sayfası böyle geçtikten sonra idam mahkumunun ağzından olayların başlangıcı ve romanın asıl ana konusu başlamakta ve ana karakterin giyotin ile idam edilmesiyle bu kısa roman son bulmaktadır.

Romanı kısaca değerlendirecek olursak, yazıldığı dönemin koşulları göz önüne alındığında vizyon sahibi bir yazar tarafından yazıldığı açıkça belli olmaktadır. Kitap dönemin Fransa’sında ilk olarak isimsiz olarak yayımlanmıştır. Yazar halkın ve yöneticilerin kitabın mesajını bir süre hazmetmesini beklediğini ifade etmiştir. Her ne kadar özellikle yargıçlar arasında ve burjuvalar tarafından tepki çekip eleştiriler alsa da bir süre sonra Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı kısa roman halk tarafından beğenilmiş ve zamanla bir dünya klasiği haline gelmiştir.

bir idam mahkumunun son günü özet

Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı romanın ana fikri, dönemin Fransa’sında idam cezasının kaldırılmasının gerekliliğidir. Victor Hugo daha o dönemlerde yani 1800’lü yılların başlarında insan haklarına vurgu yapmakta ve idam mahkumlarının da insan oldukları ve onların da hakları olduğunu ortaya koymaktadır. Dönemine göre oldukça yenilikçi olan bu fikir başlarda Fransız halkı, idarecileri ve burjuvası tarafından kötü karşılanmış ve sert eleştirilerin hedefi olmuştur. Dönemin en ağır cezası olan kürek cezasının detaylarını da ana karakterinin idamını beklerken cezaevinde yaşadığı olaylar üzerinden veren Victor Hugo, insan haklarına aykırı gördüğü kürek cezası ve idam cezasının kaldırılması gerekliliğini savunmuştur.

Dönemin Fransa yargı sisteminde şahitler, jüri, yargıç ve temyiz mahkemesi bulunmaktadır. İdama çarptırılan bir mahkumun giyotin ile başının kesilmesi temyiz dahil yaklaşık 6 hafta sürmektedir. Bu 6 hafta içinde ve özellikle idamına son 24 saat kala idam mahkumunun yaşadıklarını herkesin anlaması gerektiğine inanan yazar, bu amaçla yazımıza konu romanı kaleme almıştır. Ona göre insanın sadece fiziksel şiddete uğraması değil, aynı zamanda 6 hafta boyunca her an kafasının kesileceği hissiyle yaşaması da acımasızcadır. Hele de bunun adli sistemce “asılmak yerine daha ani ve acısız bir ölümle” yapılıyor olduğu belirtilerek meşru gösterilmeye çalışılması ona göre çok anlamsızdır. Çünkü insanın aynı zamanda bir ruhu vardır ve idam edilene kadar ruhunun çektiği ıstıraplar adli sistemce yok sayılmaktadır.

Şurası kesindir ki; tarih Victor Hugo’yu haklı çıkarmıştır ve onun Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı eserinde vurguladığı üzere idam cezası daha sonraları başta Fransa olmak üzere medeni ülkelerce insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmıştır. Bu kapsamda, bütün  bu bilgiler ve ruhsal betimlemeler çerçevesinde romanda idam mahkumunun 6 haftalık kısa hikayesi Bicêtre hapishanesi ile idam edildiği Greve meydanı arasında yaşadıkları derin bir sanatsal dille detaylıca anlatılmıştır.

victor hugo kısa roman

Romanın kahramanının bir adı bulunmamaktadır. Ayrıca kahramanın suçunun detaylarını da bilmiyoruz. Bize göre yazar, özellikle bu iki bilgiyi önyargılarımızdan arınmamız için vermemiştir. Yani evet, Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı eseri kahramanı bir cinayet işlemiştir. Bu suçun cezası da idamdır ve bu konu hakkında başkaca bir detay bilmiyoruz. Ona göre roman kahramanının adının önemi yoktur ve hatta işlediği suçun da bir önemi yoktur. Önemli olan onun giyotin ile idam edileceği gerçeğidir ve romanın ana karakterinin ismi ile suçunun detaylarını bilmemiz yazar tarafından istenmemiştir. Belki de bu bilgisizliğimiz gerçekten de yazarın odaklanmamızı istediği konuya yani idam mahkumunun ölümüne saatler kala her saniye belki de her salise çektiği ruhsal ve fiziksel acılara odaklanmamızı sağlamaktadır. Önsöz ve Victor Hugo’nun değerlendirmeleri ile bir salonda gerçekleşen ve yukarıda bahsedilen konulara vurgu yapan konuşmalar bittikten sonra kitabımızın kahramanı kendini anlatmaya başlıyor.

Bir cinayet nedeniyle mahkemeye çıkarılan romanın kahramanı o andan itibaren giyotin ile idam edilene kadar bazen çocukluğuna dönmekte, bazen özgür olduğu daha yakın dönemlerini anımsamakta ve bazen de yaşadığı anı, bu duruma nasıl düştüğünü anlamlandırmaya çalışmaktadır. Kendi sözlerinden henüz çok genç olduğunu anladığımız Bir İdam Mahkumunun Son Günü kitabının kahramanının kaç yaşında olduğunu bilmiyoruz. Victor Hugo kahramanın kişisel özelliklerinden çok, mahkeme tarafından verilen idam cezası kararının yüzüne okunması ile kahramanımızın giyotin ile idam edilmesi arasında geçen ve temyiz süresini de kapsayan 6 haftalık süreçte neler yaşandığına ruhsal detaylar vererek mahkûmun iç dünyası penceresinden bakmamızı sağlamaya çalışıyor. 1800’lü yılların Fransa’sında geçen olaya, dönemin siyasi ve sosyal yapısı eleştirilmektedir. Özellikle idama mahkum edilen suçluların asılmak yerine giyotinle başlarının kesilmesinin “anlık, ani ve acısız” bir ölüm şekli olduğu için tercih edilmeye başlandığı bilgisi büyük bir eleştiriyle verilmektedir.

Bu arada diğer kitap özet ve değerlendirmeleri için buraya, kitabı satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

victor hugo bio

Öyle ya, idam kararının yüzüne okunmasından sonra tam 6 hafta boyunca roman kahramanımız giyotin ile başının vurulacağını bilmekte ve her gün, her saat ve hatta her dakika o anı kafasında canlandırarak yaşamaktadır. Roman kahramanı, kendi ifadesi ile “ani ve acısız bir ölüm diyorlar, peki ya ruhun acı çektiğini hiç mi düşünmüyorlar?” diyerek dönemin kralı ile yargıçlarını eleştirmektedir. Mahkeme salonunda idam kararı yüzüne okunduğunda ayakları titreyen ve önce bu karara inanamayan kahramanımız, sonrasında idamı yaklaşana kadar hep bir umutla yaşamıştır. Öyle ya kendi ifadesi ile özgürlüğü kralın iki dudağı arasındadır ve son ana kadar affedilme umudu vardır. Maalesef bu umut giyotine yürüdüğü anda son bulacaktır. Burada karakterimizin adli sistem ve yargıçlardan değil de otokrat yönetimde söz sahibi olan kraldan medet umması da bize göre sisteme karşı üstü örtülü bir eleştiridir.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü romanının karakterleri aslında idam mahkumu olan kahramanımız, yargı sistemi ve halktır. Bunun dışında kitapta adını bildiğimiz belki de tek gerçek kişi idam mahkumu ana karakterimizin 3 yaşındaki kızı Marie’dir. Romanın sonlarında kahramanımız idama götürülmeden önce yanına kızı Marie getirilir ve her şeyden habersiz Marie’ye sarılan idam mahkumu yine hayatı sorgulamakta ve arkasında bırakacağı bu yetim için kahrolmaktadır. Bu noktada belirtmek gerekir ki; Victor Hugo idam mahkumu olan bir baba ile kızının arasındaki duygusal bağ ile okuyucuya ve dönemin yöneticileri ile yargıçlarına genel bir mesaj vermektedir.

bir idam mahkumunun son günü konu

Bu mesaj “idam mahkumlarının da ailesi olduğu, mahkumla birlikte aslında bir nevi ailelerin de ölüme mahkum edildiği” hususudur. Romanda bu mesaj idam mahkumu ile kızı Marie üzerinden gayet net şekilde işlenmiştir. Ayrıca insanları suça iten sosyolojik ve ekonomik nedenleri görmezden gelip, bu nedenleri ortadan kaldırmak için çaba göstermeden sadece suçluları idam etmenin sorunları çözmeyeceği mesajı da romanda net bir şekilde verilmektedir.

Öte yandan yargı sistemi dışında romanda sert eleştirilen hedefine olan diğer bir genel karakter ise dönemin Fransız halkıdır. Paris’te idam mahkumlarının giyotin ile başlarının kesildiği Grêve meydanında toplanan halk, romanda kıyasıya eleştirilmiştir. Halkın kana susamış şekilde mahkumların idamını büyük keyifle izlemesi Victor Hugo tarafından sertçe tenkit edilmektedir. Şüphesiz ki yıllar geçip yönetim sistemleri değişse de ülkelerin ve toplumlarım hafızalarında derin izler bırakan böylesi dönemleri unutmak mümkün olmayacaktır.

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön