dostoyevski yer altından notlar

Yeraltından Notlar: Dostoyevski ve İç Dünyası!

Dünya edebiyat klasikleri ve özellikle Rus klasikleri denince akla gelen ilk isimlerden birisi Dostoyevski’dir. Onun insan ruhunu analiz eden ve derin tahlillerle dolu eserleri bizi kendine çeker. Suç ve Ceza okurken Raskolnikov karakterini iliklerimize kadar hisseder, Karamazov Kardeşleri bitirince Alyoşa’ya hepimiz üzülürüz. İşte dünyaca ünlü yazarımız, bu edebiyat şaheserleri romanları yazmadan önce 1864 yılında yazdığı ve dergilerde yayımlanan notları sonrasında “Yeraltından Notlar” adı altında kitaplaştırılmıştır. Bu kitaba roman demek çok güçtür. Öte yandan tamamen fikir kitabı dersek bu da doğru olmayacaktır. Bu kıymetli eser aslında tam yazarın bahsettiği gibi birçok nottan oluşmaktadır. Bu noktada belirtmek gerekir ki; eğer Dostoyevski dünyasına giriş yapacak ve eserlerini okuyacaksanız önce bu notları okumanız işinizi kolaylaştıracaktır. Notlardan oluşan bu eserini okumadan yazarın diğer kitaplarını okursanız onu anlamanız çok zor olacaktır.

yeraltından notlar sözler

Olaylar 1800’lü yıllarından ortasında Rusya, Petersburg’da geçer. Yaklaşık 140 sayfadan oluşan bu kitabı okurken başlarda sıkıldığınızı hissedebilirsiniz. Biz, özellikle ilk 10 sayfada ne okuduğumuzu bile anlamakta zorlandık. Yani, meşhur “Ben hasta bir adamım. Ben kötü bir adamım!” sözleriyle başlayan bu eserin özellikle ilk bölümü, hayali kahramanımızın iç dünyasından kesitler sunduğu için oldukça derin ve karışıktır. Sonuçta dünya edebiyatı tarihinin en derin yazarlarından birisini okuyoruz, o kadar karışıklık ve zorlanma olacak değil mi? Eğer ilk bölümü hasarsız şekilde atlatır ve gerekli sabrı gösterirseniz özellikle 60. sayfadan sonra kitap hızla akacak ve nihayete erecektir.  Bu aşamada şunu da belirtmeden geçemeyiz; Tolstoy ne kadar sosyal konularda iyi bir analizciyse Dostoyevksi de insan ruhu, aklı ve psikolojisi konusunda tam bir uzmandır ve bu kitabında da müthiş bir şekilde bu konuları işlemiştir.

Bu arada yazarın da belirttiği üzere kitapta aslında bir kahraman yoktur. Ona göre bu eserde normalde bir kahramanda olması gereken ne özellik varsa “kasten” bir anti-kahramanda toplanmıştır.

Kitabımız yazarın kendi hayatından ve iç dünyasından yaptığı bazı alıntılarla başlıyor. Karaciğerinden hasta olduğunu belirterek konuya girerken betimlemeler yapan Dostoyevski, aynı zaman akıl ve ruh sağlığının da yerinde olmadığını ima etmektedir. Bu eserin konusu ise uzun yıllar devlet memurluğu yapan yalnız bir adamın, kendisine çok uzak bir akrabasından az da olsa bir miras kalmasından sonra işinden ayrılıp iyice yalnızlığa ve kendi kabuğuna çekilmesi sürecinde yaşananlar ve düşündükleridir. Beraber yaşadığı hizmetlisi Apollon haricinde tamamen yalnız yaşadığı dairesi onun yer altıdır. Bu yer altından yazdığı karakterine, iç dünyasına ve hayatına dair karışık notlar da kitabın adını oluşturmaktadır. Bu arada kitabın ana karakteri yazarımıza göre hayalidir ve yaşananlar da gerçek değildir. Yazar bu olayları anlatmak istediklerini netleştirmek adına araç olarak kullanmaktadır. Bu anlamda ilk bölümde iç dünyasından ve hezeyanlarından bahseden kahramanımız ikinci ve hareketli bölümde okul arkadaşlarıyla yaşadığı tatsız anılarını ve sonrasında da belki yaşadığı tek aşkı Liza ile olan anılarını anlatıyor.

yer altından notlar alıntılar

Bu eseri okurken özellikle başlarda “baylar” hitabını sıkça duyacaksınız. Burada baylar hepimiziz. Yani okurlar ve diğer insanlar. Bu hitap ve onun üst perdeden bakan üslubu kimi zaman sizi rahatsız edecektir. Nihayetinde bu eserdeki belki de tek karakter olan kişi kendisinden sürekli “gururlu” olarak bahseder. Öte yandan kimi zaman kendisini “haşere olmayı bile becerememiş birisi” ya da bir “böcek” olarak da adlandırıp yerin dibine sokacaktır. Kimi zaman diş ağrısının ona zevk verdiğini ve bu nedenle doktora bile gitmeyi düşünmediğini ifade eden kahramanımız ilerleyen bölümlerde anlayacağımız üzere aslında son derece yumuşak başlı ve iyi yürekli bir insandır. Dış dünya tarafından son derece içine kapanık, utangaç ve bilgili olarak bilinen bu kişi aslında iç dünyasında naif, kimi zaman kibirli ve sakin bir portre çizmektedir.

Bu aşamada belirtmek isteriz ki Yeraltından Notlar kitabını anlamıyorum diyorsanız bu çok normaldir. İşte bu nedenle sayfa sayısı az olduğu için eseri en az iki kere okumanızı öneririz.

Eserin yazıldığı 1800’lü yılların ruhunu biliyorsanız, kahramanımızın o dönemin modern bilimine olan nefretini de anlamanız mümkündür. Yani ona göre dönemin bilim adamları insanı maddeleştirmektedir. Onun asıl kızdığı nokta da budur. Yani insanı “iki artı iki” şeklinde tanımlayan bilime “İnsan aslında hür iradesi ve isteklerinden oluşan bir canlıdır.” diyerek karşı çıkmaktadır. Yani ona göre hür iradeyi kontrol almaya çalışan bilim adamları insan iyi değil, kötülük yapmaktadır. O dönem ortaya çıkan ve klasik iktisadın kurucusu olarak bilinen Adam Smith’in “her insan kendi çıkarlarını maksimize ederse, toplumun çıkarları artmış olur.” Kurgusuna da karşı çıkan imalar kahramanımız tarafından sürekli yapılmaktadır. Bu noktada kitabı okurken bundan iki yüzyıl önce böylesine gerçekçi tespitlerin yapılmış olmasına şaşıracaksınız. Dostoyevksi, modern bilimin tespitlerine karşı çıkarken neredeyse günümüz yapay zekâ devrimine atıfta bulunur. Yeraltından Notlar eserinde yazar, aslında bilimin insana hak ettiği değeri vermediğini ifade ediyor.

dostoyevski yeraltından notlar kaç sayfa

Birinci bölümde bu tür kişisel hezeyanlar, sosyal tespitler ve psikolojik travmalar mevcuttur. Zaten dediğimiz gibi birinci bölümü geçerseniz ikinci bölümdeki olaylar sizi hızla içine çekecektir. İkinci bölümde kahramanımız okuldan arkadaşlarıyla olan buluşmalarından bahseder. Onlara karşı geçmişten gelen kinini yenemez ve ortak düzenlenen yemekte rezalet çıkarır. Bu noktada Simonov karakteri ortaya çıkar ve kahramanımızı “ukala, kendini beğenmiş ve toplumdan kopuk bir tip” olarak görür. Okul arkadaşlarıyla yaşadığı ve kendine göre “aşağılayıcı” olan bu olaydan sonra Liza karakteriyle tanışan kahramanımız ona âşık olur. Bu noktada belirtmek gerekir ki yazar, âşıkken dahi karşı tarafa acı çektirir ve kendinden emin değildir. Nihayetinde karşı tarafın sevgisini daha ikinci görüşmede kaybeden yazar Liza ile yollarını sonsuza dek ayırmış olur.

Tam da bu noktada kitap ve yazar hakkında belirtmemiz gereken bir tespitimiz var. Bu derin notları okurken kahramanın içinde aşırı derecede çelişkiler barındırdığını göreceksiniz. Yani, bir an âşık olmadığını belirtirken az sonra aşk dolu olduğunu hissedeceksiniz. Bunun gibi birçok örnek barındıran yazar, kitapta yer yer okuyucunun aklıyla dans etmektedir.

dostoyevksi sözleri

İlk bölümde karakter analizi ve kahramanın iç dünyasındaki dalgalanmaları anlatan kitap, ikinci bölümde de akıcı olayları sıralayıp sona erer. Kitabın sonunda yazar aslında bu notların devam etmekte olduğunu ima eder ancak kitap artık sone ermiştir. Notların geri kalan kısmı nerede ya da kimde bilinmemektedir. Bu noktada eser aslında en heyecan verici yerinde, bir aşkın son düzlüğündeki ayrılıkla birlikte sona ermektedir.

Karakter tahlili ve psikolojik analizleriyle ön plana çıkan birçok kitapta olduğu gibi yazımıza konu bu eserde de yazarın oldukça ünlü sözleri ve alıntıları vardır. Takdir edersiniz ki Dostoyevski dünya yazın tarihinde bu konuda akla gelen ilk isimlerden birisidir. Siz de kitabı okurken belli yerlerde duracak, tekrar okuyacak ve muhtemelen bizim gibi bazı paragraf ya da cümlelerin altını kalemle çizeceksiniz. Bu noktada onun hayata, aşka, insana ve topluma dair çok önemli tespitlerinden bahsetmeden konuyu bitirsek haksızlık olurdu. Ben hasta bir adamım meşhur deyişiyle başlayan ünlü söz ve alıntılar kitabın sonlarına doğru artarak devam etmektedir. Sizler de kitabı bu gözle okursanız bu çok derin anlamlı sözleri mutlaka yakalayacak ve belki de hayatınıza rehber ya da şiar olarak edineceksiniz.

dostoyevski karakter analiz

Bu noktada Yeraltından Notlar kitabından bazı önemli alıntı ve sözleri sıralamak isteriz;

  • Ben hasta bir adamım, ben kötü bir adamım.
  • Bence sevmek, karşı tarafa manevi bir üstünlük kurmak yani zorbalık anlamına gelir.
  • Sevgi, sevdiğimizin bize istekle bağışladığı, ona zorbalık kurma hakkından başka bir şey olamaz.
  • Hakaret, en acıklı ve ıstırap dolu bir duygu olsa da en güçlü arınmadır!
  • Kolay elde edilmiş bir saadet mi yoksa insanı yücelten bir ıstırap mı daha iyidir?
  • Aslında biz canlı bile değiliz, ölü doğmuş yaratıklarız.
  • Ben haşere bile olamamış bir canlıyım.
  • İnsanlar isteklerini hakikat sanıyor.

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön