iş ingilizcesi kelimeleri

En Sık Kullanılan İş İngilizcesi Kelimeleri: Örnekli 25 Terim

Dijital dönüşümün hız kazandığı ve Z kuşağının iş gücüne git gide daha yoğun katılım sağladığı günümüzde, kodlama ile birlikte yapay zekâ ve yabancı dil bilgisinin önemi yüksektir. Bu bağlamda, daha önce detaylarından bahsettiğimiz bu konuda şimdi de en sık kullanılan iş İngilizcesi terimlerinden 25 tanesini örnek vererek size açıklayacağız. Sonuçta profesyonel anlamda mesleki yabancı dil bilmek sizi diğerlerinden her zaman daha öne taşıyacaktır. Bu noktada, aşağıda detaylarını verdiğimiz kalıpları öğrenip günlük iş yaşantınızla kullanarak iyice pekişmelerini sağlayabilirsiniz.

en sık kullanılan iş ingilizcesi

Bu nokta belirtmek isteriz ki bunlar temel kalıplardır. Yani, sizler de içinde bulunduğunuz sektöre göre bu temel terimlerin üzerine eklemeler yapmalısınız. Örneğin eğer hukuk ile ilgili bir işte çalışıyorsanız legal İngilizce de dediğimiz kategoriye özel terimleri öğrenmenizi öneririz. Ya da finans sektöründeyseniz mesela faiz, anapara ya da vade gibi bu sektörde sık sık kullanılan kelime ve kalıpları öğrenmeniz gereklidir. Unutmayın bu bilgi size emekli olana ve hatta sonrasında bile lazım olacaktır. Bu konuyla ilgili olarak size Youtube’da ücretsiz olarak dersler veren online İngilizce öğretmenlerini de öneririz. Bu tür videoları disiplinli bir şekilde izleyip notlar alırsanız, hiç harcama yapmadan bu konuda kendinizi geliştirmeniz mümkündür.

Kısa açıklamadan sonra sıra bu profesyonel İngilizce kalıplarından bahsetmeye geldi. Burada biz sadece bu kalıplarından ilk yirmi beş tanesini size örnekleriyle açıklayacağız. Talebe göre ilk yüze kadar gidebiliriz. 🙂 Her bir kalıp ya da terimin yanında açıklaması ve birer örneği bulunmaktadır.

  1. Deadline: Son tarih demektir. Yani yöneticiniz size bir görev verdiğinde muhtemelen teslim edilmesini beklediği son bir tarih de verecektir. Example: “We need to meet the deadline fort his Project.”
  2. Revenue: En kısa şekliyle gelir anlamındadır. Yani, bir firmanın satış faaliyetlerinden elde ettiği toplam gelir anlamındadır. Example: “The company’s revenue increased by %20 last year.”
  3. Profit margin: Kar marjı demektir. Şirketin gelirlerinden giderlerini düşünce kalan kazançtır. “We aim to improve our projit margin this quarter.”
  4. Stakeholder: Profesyonel İngilizce’de sık kullanılan bir tabirdir. Bir firmanın faaliyetlerinden etkilenen tüm kişi veya grupları ifade eder. “All stakeholders should be informed about the changes.”
  5. ROI (Return on Investment): Yapılan yatırımların getiri anlamındadır. Yani en sık kullanılan iş İngilizcesi terimlerinden biri olarak yatırımın kârlılığını ölçer. “Our marketing ROI has been great this year.”
  6. Invoice: Fatura anlamına gelir. Satıcı tarafından alıcıya verilen satışa dair bir evraktır. “Please send us the invoice for the latest shipment.
  7. Cash Flow: Nakit akışı demektir. Şirketler için çok kritik bir öneme sahip olan nakit giriş ve çıkışlarının toplamına denir. Unutmayın borcu ödeyen kâr değil nakittir. “We need to improve our cash flow to cover operational costs.”
  8. Break-even Point (Başa baş noktası): Firmanın yaptığı yatırımda ya da faaliyetinde kar ve zararın eşit olduğu noktadır. Bu noktadan sonra zarar dönerse o iş artık yapılmamalıdır. “The company reached its break-even point in its second year.
  9. Gross Revenue (Brüt Gelir): Firmanın masraf ve giderler düşülmeden önceki geliridir. “Our gross revenue has reached a new high.”
en sık karşılaşılan iş ingilizcesi
  1. Net Profit (Net Kâr): Tüm masraf ve giderler düşüldükten sonra elde kalan kazançtır. “Our net profit fort his year has exceeded expectations.”
  2. Market Share: Pazar payı demektir. Yani bir şirketin bulunduğu pazardaki toplam satışlardan aldığı pay anlamına gelir. “Our market share in the industry is growing.”
  3. Supply Chain: Tedarik zinciri anlamına gelir. Ürünlerin üretim aşamasından nihai tüketiciye ulaşana kadar ki bütün aşamaları ifade eder. “The pandemic disrupted the global supply chain.
  4. Outsourcing: Dış kaynak kullanımı ya da işi taşerona verilmesi anlamına gelir. “We are considering outsourcing out IT support.”
  5. Turnover: Ciro demektir. Yani, şirketin toplam satışlarını ifade eder. “Our annual turnover has increased significantly.
  6. KPIs (Key Performance Indicators): Temel performans göstergeleri demektir. Bir şirketin ya da çalışanların başarı ölçütü anlamındadır. “We need to align our KPIs with the company’s goals.”
  7. Agenda: Gündem anlamına gelir. Toplantılarda konuşulacak konuların bir listesidir. “What’s on the agenda for today’s meeting?”
  8. Pitch: Sunum veya satış diyaloğu ya da konuşması anlamındadır. Bir ürünü ya da fikrinizi tanıtmak için yapılan kısa sunumdur. “Our sales pitch convinced the client to sign the deal.”
  9. Merger: Kelime anlamına olarak birleşme anlamına gelir. Bununla birlikte en sık kullanılan iş İngilizcesi terimlerinden biri olarak iki şirketin birleşmesi anlamındadır. “The merger will create one of the largest tech firms in the world.”
  10. Acquisition: Satın alma demektir. “The acquisition was completed last month.”
  11. Downsizing: Küçülme anlamındadır. Genelde yüksek maliyetleri azaltmak için çalışan sayısı ya da işler azaltılır. “The company announced downsizing plans last week.”
  12. Benchmarking: Değerlendirme demektir. Kendi performansını sektördeki en iyi uygulamalarla kıyaslamak olarak tanımlanır. “Benchmarking helps us identify areas for improvement.”
  13. Networking: Kelime olarak ağ kurma anlamına gelir. Öte yandan en sık kullanılan iş İngilizcesi kalıpları açısından iş ilişkileri kurma ve profesyonel bağlantılar geliştirme demektir. (Linkedin gibi) “
profesyonel ingilizce
  1. Team Building: Takım çalışması geliştirme anlamına gelen bu tabir profesyonel plaza hayatında daha çok bir takımın ya da ekibin daha uyumlu ve verimli çalışması anlamına gelir. “Team building activities improve collaboration.”
  2. Scalability: Kelime olarak ölçeklenebilirlik anlamındadır. Bir iş modelinin büyüme veya genişleme kapasitesini ifade eder. “Our software has high scalability for global markets.”
  3. Leverage: Kaldıraç anlamına gelir. Bir avantajı maksimize etmek için mevcut kaynakları kullanmaktır. “We need to leverage our existing partnerships.”

Bu ifadeleri günlük ofis ya da iş ortamında kullanmak size çok önemli artılar katacaktır. Sonuçta ofis ya da plaza ortamında doğru iletişimin ve kelimelerin gücünden yararlanan insanlar sosyal zekası yüksek olarak tanınır. Bu tür insanların üretkenliği daha fazladır ve iş ortamında da daha çok aranan tiplerdir. Nihai olarak bu çalışanların diğerlerine göre daha hızlı terfi ettiğini ve maaşlarının daha yüksek olduğunu ifade etmemize gerek yoktur.

iş ingilizcesi kalıpları

Sizlere tavsiyemiz bu ifadeleri not edip çalışma masanızın yakınlarında muhafaza edip gün içinde ara sıra tekrar etmenizdir. En sık kullanılan İngilizce terimleri veya kalıpları bu şekilde tekrar etmeniz onların zihninize daha iyi yerleşmesine katkı sağlayacaktır. Mülakat anıları yazımızda yabancı dil bilgisi eksikliği nedeniyle terfiyi kaçıran kişinin başına gelenleri mutlaka okumanızı öneririz. Günümüz iş dünyasında özellikle yazılım, kodlama ve lisan bilgisi artık çok aranan bir özellik olmuş ve OpenAI gibi üretken yapay zeka kullanan şirketlerin sayısı git gide artmaktadır. Bu tür şirketlerde çalışıp profesyonel İngilizce ve Zoom gibi uygulamalara hakim olmamak artık düşünülemez özelliklerdir. Her zaman söylediğimiz gibi kariyer planlaması ve kendini geliştirme konusunda hiçbir zaman geç değildir.

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön