Husiler, İran ve Kızıldeniz: ABD ile Vekâlet Savaşı mı?

Kızıldeniz çevresi kaynıyor. Son dönemde dünya, Avrupa ve ABD kamuoyunda sıklıkla “Husiler Kızıldeniz’de ABD, İngiltere ya da İsrail ticaret gemilerini vurdu.” gibi haberlere denk geliriz. İtiraf etmek gerekirse uluslararası ilişkileri ya da ticareti pek takip etmiyorsak bu haberler bizde pek etki yaratmaz ve hızla unuturuz. Öte yandan aslında bu konu öyle bir kenara atılacak bir husus değildir. Yani aslında devam etmesi halinde bölgesel ve hatta bir dünya savaşına bile neden olabilecek hassas bir konudan bahsediyoruz. Konu bu kadar önemli olunca biz de kariyer ve gelişim açısından dünya siyasi ve ekonomik gündemini takip etmenin kıymetine vurgu yapan bir ekip olarak, Husiler hakkında size bilgi vermek istedik. Bu kapsamda öncelikle konuya tarihi bir bakış açısıyla bakıp sonrasında günümüz gelişmelerine değinerek gelecek hakkında tahminlerde bulunacağız.

Bu doğrultuda konuları ele alırken detaylara boğulmadan hap mahiyetinde kısa ve net bilgiler vermek için gayret edeceğiz. Sonuçta uluslararası ilişkiler uzmanı değiliz di mi ·? 🙂

husiler harita

Ensarullah hareketi olarak da bilinen Husiler, İsrail’in Gazze saldırılarını neden göstererek 7 Ekim’den sonra Kızıldeniz’den geçen başta ABD, Avrupa ve İsrail kaynaklı olmak üzere bütün ticaret gemilerine uzun menzilli füzelerle saldırı düzenlemeye devam etmektedirler. Bu doğrultuda Dünya deniz ticaretinin yaklaşık yüzde 15’inin Kızıldeniz’den geçtiğini düşünürsek, o bölgedeki ilgili grubun füze hareketlerini, sonrasında ise ABD ve İngiltere’nin Yemen’e gerçekleştirdiği hava saldırılarının önemini daha iyi anlarız. Bununla bağlantılı olarak belirtmemiz gerekir ki; Husilerin saldırılarından önce mesela Çin’den İngiltere’ye ortalama yaklaşık 1.500 dolara giden bir yükün maliyeti, bu saldırılar sonrasında yaklaşık 3 katına çıkmış ve 4.500 dolara yükselmiştir. İşte sadece bir yükten yola çıkarak bunun öncelikle dünya ticaretine ve sonrasında teker teker ülke enflasyonlarına etkisini düşünecek olursak konunun ciddiyetini ve neden ülke bombalamaya kadar uzandığını anlarız.

husiler kimdir

Yemen’de Husiler’in 2014 darbesi ile ülkenin büyük bölümünü ele geçirmesi öncesinde ABD yanlısı olduğuna inanılan iktidarlar mevcuttu. Bu açıdan bakınca, ülkenin yüzde 65’inin Sunni kalan yaklaşık yüzde 35’inin de Şii olduğunu da düşünürsek bu grubun aslında ülkede bu kadar hâkimiyeti tek başına kurmasının da zor olduğunu anlarız. İşte tam da bu noktada devreye Şiiliğin en büyük savunucusu olarak bilinen İran giriyor. 1992 yılında siyasi bir harekete dönüşerek Bedrettin El Husi tarafından İran’ın desteğiyle Yemen’in kuzeyinde kurulan Husi hareketi, bu dış destek ile güçlenmiştir. 2014’ten öncesinde aslında çok da ciddi kalkışmaları olmayan ve Yemen’in kuzeyinde bulunan Sada kenti merkezli bu grup 2004 yılında liderlerinin döneminin ABD destekli Cumhurbaşkanı güçleri tarafından öldürülmesinden sonra silahlı kalkışmalara girişmişlerdir. 90’lı yıllardan öncesinde de Yemen’in kuzeyinde parça parça bulunan grup özellikle 2004’teki bu eylemden sonra artık hem siyasi hem de silahlı bir güce dönüşmüştür.

Bu bağlamda kendilerine olan İran desteğinin de bu dönemde günden güne arttığını belirtmek gerekir. Aslında bu grubun iktidarı ele geçirmesi ya da silahlı eylemlerinden önce de ülkede ABD yanlısı olduğu iddia edilen gruplarla ülkenin bağımsız güçleri olduğunu iddia eden temeli Ensarullah hareketine kadar dayanan Husiler gibi farklı gruplar arasında çatışmalar mevcuttu. Bu bağlamda aslında ülkedeki iç savaşın bir vekâlet savaşı olduğu iddiaları da mevcuttur. Bu iddialara göre vekâletin tarafları Amerika Birleşik Devletleri ve İran’dır. Bölgedeki batı hâkimiyetinin artmasını kendi için tehdit olarak kabul eden İran, Yemen’deki ABD yanlısı iktidarın devrilmesini sağlayıp 2014’ten itibaren kendilerine bağlı Ensarullah hareketinin iktidara gelmesini sağlayarak bu vekâlet savaşında üstünlük sağlamışlardır.

O dönemden bu yana dünya gündemini takip edenler 2014’teki Husi isyanı ve iç savaş başlangıcı sonrasında başkent Sana dahil ülkenin birçok yerini Husilerin alması sonrasında olanları hatırlayacaktır. ABD destekli Suudi Arabistan koalisyonu günlerce başkent Sana ve Yemen’in diğer bölgelerini bombalayarak ilerlemelerini durdurmuştur. Bu konuda o dönem dünyada petrol fiyatlarının yükselmesine neden olarak kamuoyunun gündemini işgal etmiştir.

yemen husileri kızıldeniz

Bilindiği üzere Arap Baharı olarak adlandırılan ve Ortadoğu’da birçok ülkenin yönetimlerinin değişmesine neden olan siyasi olaylar Yemen’i de etkilemiştir. 2014 yılında dönemin Yemen lideri Abdullah Salih yönetiminin artan petrol fiyatları nedeniyle zorda kalmasıyla kuzeydeki Husiler harekete geçerek sonrasında yönetimin devrilmesine neden olacak iç savaş ve olaylar zincirini başlatmışlardır. Bu bağlamda İran’dan eğitim, para ve askeri destek alan grup, ülkenin neredeyse tamamında hâkimiyet sağlamıştır.

Yaklaşık 500 bin destekçisi ve 100 bine yakın silahlı militanı olduğu iddia edilen grubun ideolojik temelinde şeriatın esas kılınması ve ABD-İsrail karşıtlığı bulunmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi normalde 2014 yılından önce Yemen’in kuzeyinde hâkimiyeti elinde bulunduran Husiler o tarihten sonra güneye de inmiş ve bu sayede Kızıldeniz bölgesindeki ticaret gemilerini de ellerindeki uzun menzilli füzelerle hedef almaya başlamışlardır. Yani özellikle son 1 aydır ticaret gemileri ve füze saldırılarının gündeme gelmesi ve ABD İngiltere koalisyonu Yemen’deki Husi karargâhlarını bombalaması boşuna değildir. Daha önce yazılarımızda ele aldığımız üzere 7 Ekim 2023 günü Hamas üyeleri Gazze şeridindeki sınırı aşarak İsrail topraklarında 1200 İsrailliyi öldürmüşlerdir.

husiler catisma kızıldeniz

Bu saldırıların sonrasında hala devam eden İsrail saldırıları başlamıştır. Ocak 2024 dönemi itibarıyla yaklaşık 25 bin Filistinlinin ölümüne neden olan bu saldırıların durdurulması için Husiler başta İsrail ve ABD olmak üzere bütün ticaret gemilerine saldırmaya başlamışlardır.

Kendi ideolojileri ve Filistin’e destekleri açısından meşru gördükleri bu eylemin dünya ticaretine etkilerini de iyi bilen grup, bir yandan İsrail’in üzerindeki ekonomik uluslararası baskıyı da artırmaktadır. Ayrıca saldırılardaki sivil kayıplarının sayısının çok olması İsrail’in en büyük müttefiki ABD’nin dahi savaşın kısa sürede sonuçlanmasını istedikleri açıklamalar yapmaya itmiştir. Bu açıdan bakıldığında bu grubun eylemleri kendi hedeflerini gerçekleştirmek açısından hedefe yönelik ilerlemektedir.

kızıldeniz saldırıları füze

Şu ana kadar bu füze saldırılarının küresel anlamda büyük bir etkisi olmamıştır. Öte yandan Kızıldeniz’deki füze saldırılarının artması sonucu birçok özel şirket ticaret gemilerinin Kızıldeniz’den geçişini süresiz olarak ertelediklerini duyurmuştur. Bunun sonucunda da doğal olarak orta vadede bu sorun çözülmezse yine üretim arzının kısılması nedeniyle fiyatların artışına şahit olacağız. Gemi ticaretinin askıya alınması beraberinde ürünlerin bulunmasında da zorluklar çıkaracaktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi Çin’den gelen bir ürünün taşıma maliyetinin yaklaşık üç katına çıkması kısa vadede olmasa da uzun vadede dünya ticaretini ve doğal olarak enflasyonu olumsuz yönde etkileyecektir. Husilerin bu saldırılarının arkasında bir yandan da bu gerçek yatmaktadır.

Öte yandan petrol fiyatları da bu saldırıların sonrasında artmaya başlamıştır. Brent türü petrolde varil başına yaklaşık 10 dolara yakın bir artışın gerçekleşmesi belki de ABD-İngiltere öncülüğündeki hava saldırılarının ciddi nedenlerinden de birisidir. Ayrıca enflasyon korkusu da batı için önemli bir etkendir. Onca faiz artışı sonrasında enflasyon dizginlenmişken Husilerin Kızıldeniz saldırıları hiç iyi olmamıştır. Ne dersiniz dünya tam enflasyon sorunundan kurtulmak üzere olduğunu düşünürken maliyet artışları nedeniyle tekrar enflasyon sarmalına düşmek üzere midir? Bu sorunun cevabı 2024 yılının dünya ekonomik görünümünü belirleyecektir.

husilerin kızıldeniz saldırıları

Sizin de artık fark ettiğiniz gibi konu Husiler olunca bir şekilde İran devreye girmektedir. İran’ın karşısına da ABD’nin Ortadoğu’daki en güçlü müttefiki Suudi Arabistan çıkmaktadır. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Hamas’ın 7 Ekim saldırıları ve İsrail Filistin konusunun tekrar alevlenmesi durumu olmasaydı İran ile Suudi Arabistan Amerika’nın da desteğiyle normalleşme konusunda adımlar atmaktaydı. Ancak bu saldırılar sonrası durumlar eskisinden de kötü gitmektedir.

Buraya kadar gelince Husilerin Kızıldeniz’deki füze saldırılarının aslında ABD ile İran arasındaki vekalet savaşının bir yansıma olduğunu görmekteyiz.

Öte yandan konuyu maddeler halinde özetleyecek olursak;

  • Husiler 2014 yılında iç savaşı başlatıp mevcut hükümeti devirerek Yemen’in kuzeyinden gelerek başkent Sina dahil birçok bölgeyi ele geçirmişlerdir.
  • Bu olaylar sonrasında Yemen’in güneyini de ele geçirince Kızıldeniz’e ulaşmışlardır. Bu doğrultuda da füzel saldırıları yapma kabiliyeti kazandılar.
  • Bu saldırılar 7 Ekim Hamas saldırısı sonrası başlayıp on binlerce masum Filistinlinin ölmesine neden olan İsrail saldırılarına cevap olarak Kızıldeniz’den geçen ticaret gemilerine füze saldırılarına başladılar.
  • Dünya deniz ticaretinin yaklaşık yüzde 15 inin gerçekleştiği Kızıldeniz’den birçok özel şirket çekilmiş ve uluslararası ticaret aksamıştır.
  • Petrol ve akaryakıt taşıması da etkilenmiş ve uluslararası enerji ile hammadde fiyatları artışa geçmiştir.
  • Ocak 2024 döneminde ABD ve İngiltere başta olmak üzere koalisyon güçleri Husileri Yemen’deki üstlerinde havadan vurmuştur. Ancak bu saldırılar henüz bir çözüm getirmemiştir.
  • Uçtan uca bakılınca bu sorun çözülmezse dünyada yine bir enflasyon sorunu ortaya çıkacaktır.

Yorum yapın