Faşizm Tarihi: Anlaşılır Bir Dille Tanımı, Doğuşu ve Anatomisi

Günlük hayatta, haberlerde veya sosyal medyada sıkça duyduğumuz, genellikle bir hakaret olarak kullanılan o ağır kelime: “Faşist!”. Peki, bu kelimenin gerçekte ne anlama geldiğini, tarihin hangi karanlık dehlizlerinden çıkıp geldiğini ve bir rejimi “faşist” yapan şeyin ne olduğunu hiç merak ettiniz mi? Yani faşizm nedir ve ne değildir konusunda en azından fikir sahibi olsak fena olmaz.

Faşist rejimler, bireysel hak ve özgürlükleri yok sayarak devleti yüceltir. Liderin mutlak otoritesini esas alan bu anlayış, farklı fikir ve kimlikleri tehdit olarak görür. Propaganda, sansür ve polis gücüyle toplum kontrol altına alınır. Faşizm, çoğu zaman dış düşman söylemiyle halkı bir arada tutmaya çalışır ve bu durum genellikle militarizmle el ele gider.

faşizm nedir

Faşizmin yükselişi, çoğu zaman ekonomik krizler, toplumsal huzursuzluklar ve halkın değişim arayışıyla doğrudan ilişkilidir. İnsanların güvenlik ve istikrar arayışı, onları Hitler ya da Mussolini gibi güçlü bir liderin etrafında birleşmeye yöneltebilir. Bu da faşist ideolojilerin zemin bulmasını kolaylaştırır. Ancak tarih göstermiştir ki bu tür yönetimler uzun vadede toplumları baskı altına alır ve büyük yıkımlara yol açar.

Bu yazıda, bu ağır ve karanlık konuyu, bir ders kitabı sıkıcılığında değil, neyin ne olduğunu anlamaya çalışan bir merakla ele alacağız. Faşizmin sadece “baskıcı yönetim” demekten çok daha fazlası olduğunu, kendine has bir ideolojisi, doğuş hikayesi ve zehirli bir anatomisi olduğunu göreceğiz. Gelin, tarihin bu en tehlikeli virüslerinden birini daha yakından tanıyalım ki, günümüzdeki yansımalarını da daha iyi anlayabilelim.

faşizm tanımı

Faşizmin Tanımı ve Tarih Sahnesine Çıkışı

Faşizm nedir kısaca bilmek isteyenler için belirtmek gerekir ki; en basit haliyle; radikal milliyetçiliğe dayanan, gücün tek bir liderin ve onun partisinin elinde toplandığı, her türlü muhalefetin zorla bastırıldığı, toplumun ve ekonominin devlet tarafından sıkı bir şekilde kontrol edildiği, otoriter bir siyasi ideolojidir. Yani faşizm, sadece “sert bir yönetim” değil, aynı zamanda bireyi devlet ve millet karşısında tamamen yok sayan, demokrasiyi ve özgürlükleri reddeden bütüncül bir dünya görüşüdür.

Peki, bu tehlikeli fikir nasıl ortaya çıktı? Faşizmin tohumları, I. Dünya Savaşı’nın yarattığı o büyük kaos ve hayal kırıklığı ortamında atıldı. Savaş sonrası Avrupa’da milyonlarca insan ölmüş, imparatorluklar yıkılmış, ekonomi çökmüştü. İnsanlar, kendilerine istikrar ve düzen vaat eden liberal demokrasilere olan inancını yitirmişti. Özellikle İtalya gibi savaştan istediğini alamamış ve Almanya gibi ağır bir yenilgiyle onuru kırılmış ülkelerde, bu hayal kırıklığı ve öfke çok daha derindi. Versay Antlaşmasının ağır sonuçları da burada etkili olmuştur.

İşte bu karmaşa ortamında, İtalya’da bir adam sahneye çıktı: Benito Mussolini. “Faşizmin babası” olarak kabul edilen Mussolini, eski bir sosyalist olmasına rağmen, savaşın ardından radikal bir milliyetçiliğe yöneldi. Roma İmparatorluğu’nda birliğin ve gücün sembolü olan, etrafı kayışla sarılmış bir balta ve çubuk demeti anlamına gelen “fasces” kelimesinden esinlenerek “Faşizm” adını verdiği hareketini başlattı. “Kara Gömlekliler” adını verdiği milis güçleriyle, sokaklarda şiddet ve terör estirerek rakiplerini sindirdi. Yani faşizm nedir diye sorgularken bulacağımız ilk isim onunkidir.

faşizm tarihi

Faşizmin o dönemdeki en büyük albenisi, karmaşık sorunlara basit ve güçlü çözümler vaat etmesiydi. Ekonomik krize, siyasi istikrarsızlığa ve en önemlisi de o yıllarda bir tehdit olarak görülen komünizme karşı; “güçlü bir lider, tek bir parti, demir bir disiplin ve ulusal birlik” sloganıyla halka seslendi. İnsanlara kaybettikleri onurlarını geri vereceğini, ulusu yeniden şahlandıracağını ve tüm düşmanları ezeceğini söyledi. Bu vaatler, çaresizlik içindeki kitleler için son derece çekiciydi.

İlginç bir şekilde, Mussolini iktidarı kanlı bir devrimle ele geçirmedi. 1922’de meşhur “Roma’ya Yürüyüşü” düzenlediğinde, devletin zirvesindeki kral ve elitler, bir komünist devrimden o kadar çok korkuyorlardı ki, düzeni sağlayacağı düşüncesiyle iktidarı Mussolini’ye adeta kendi elleriyle teslim ettiler. Bu, faşizmin nasıl da var olan düzenin içinden, onun korkularından beslenerek büyüyebileceğinin en acı örneklerinden biriydi.

Faşizmin Değişmez Temel Fikir ve Özellikleri

Faşist rejimler, bulundukları ülkeye göre farklılıklar gösterse de, hepsinin paylaştığı bazı temel ve değişmez özellikler vardır. Bu özellikler, faşizm nedir sorusunun cevabının adeta DNA’sını oluşturur. Bunları bilmek, bir yönetimin faşizme kayıp kaymadığını anlamak için kritik bir öneme sahiptir. İlk ve en temel özellik, her şeyin üstünde tutulan aşırı ve saldırgan bir milliyetçiliktir (ultranationalism).

Bu milliyetçilik anlayışında, “ulus” her şeydir; bireyin tek anlamı ise ulusa hizmet ettiği kadardır. Bireysel hak ve özgürlüklerin hiçbir önemi yoktur. Bu ideoloji, genellikle şanlı ve mitolojik bir geçmişe dayanır. Lider, ulusa o “kaybedilmiş altın çağı” yeniden yaşatmayı vaat eder. Bu uğurda başka ulusları aşağılamak, onlara karşı saldırgan bir politika izlemek ve yayılmacılık (irredentism) meşru görülür.

Faşizmin olmazsa olmazı, karizmatik ve sorgulanamaz bir lider kültüdür. Lider (“Duce” veya “Führer” gibi unvanlarla anılır), ulusun iradesini tek başına temsil eden, yanılmaz, adeta yarı tanrısal bir figür olarak sunulur. Onun sözü kanundur ve eleştirilmesi vatana ihanetle eş değerdir. Propaganda mekanizmaları, sürekli olarak liderin ne kadar bilge, güçlü ve ileri görüşlü olduğunu halka pompalar. “Mussolini daima haklıdır” sloganı, bu anlayışın en net özetidir.

faşizm özellikleri
  • Bir diğer temel özellik, militarizm ve şiddetin kutsanmasıdır. Faşizm, barışı bir zayıflık ve çürüme işareti olarak görür. Savaş ise, ulusu dinç tutan, zayıfları eleyen ve erdemleri yücelten soylu bir eylem olarak kabul edilir. Siyasi rakiplere ve “düşmanlara” karşı uygulanan şiddet, sadece bir araç değil, aynı zamanda kutlanan bir erdemdir. Askeri üniformalar, görkemli geçit törenleri, disiplin ve savaşçılık kültü, toplumun her alanına yayılır.
  • Faşizm, doğası gereği totaliterdir; yani hayatın her alanını kontrol etmeye çalışır. Demokrasinin tüm kurumları yok edilir: Muhalefet partileri, sendikalar, bağımsız basın ve sivil toplum kuruluşları yasaklanır veya liderin kontrolü altına alınır. Eğitim, sanat, spor, ekonomi, hatta insanların özel hayatları bile devletin ve partinin ideolojisi doğrultusunda şekillendirilir. Amaç, tek tip düşünen, sorgulamayan ve lidere itaat eden bir toplum yaratmaktır.

İtalya ve Almanya’daki Faşist Rejimler Tarihi

Faşizmin teorisini anladıktan sonra, tarihteki en bilinen ve en yıkıcı örneklerine, yani İtalya ve Almanya’ya bakmak, bu ideolojinin pratikte ne anlama geldiğini daha net görmemizi sağlar. Mussolini’nin İtalya’sı, faşizmin ilk laboratuvarıydı. Mussolini, iktidara geldikten sonra “Her şey devlet içinde, hiçbir şey devlet dışında veya devlet karşıtı değildir” sloganıyla totaliter bir rejim kurdu. Tüm gücü kendi elinde topladı, muhaliflerini ya hapse attırdı ya da sürgüne yolladı.

Ekonomide “korporatist” bir sistem kurarak, hem işverenleri hem de işçileri devlet kontrolündeki sendikalarda örgütledi ve grevleri yasakladı. Gençleri, küçük yaşlardan itibaren faşist ideolojiyle yetiştirmek için “Balilla” gibi gençlik örgütleri kurdu. En büyük hayali ise, Antik Roma İmparatorluğu’nun şanını yeniden canlandırmaktı. Bu hayal uğruna, Etiyopya gibi ülkeleri işgal ederek saldırgan ve yayılmacı bir politika izledi.

Faşizm nedir dendiğinde akla gelen diğer ülke olan Almanya’daki Nazizm ise, faşizmin en radikal ve en ölümcül versiyonuydu. Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Partisi, Mussolini’nin faşizmindeki tüm temel özellikleri (lider kültü, totaliterizm, militarizm) benimsemekle kalmadı, buna bir de sapkın bir ırk teorisini ekledi. Nazizm’in merkezinde, “Ari ırk” olarak adlandırdıkları Almanların üstün bir ırk olduğu ve başta Yahudiler olmak üzere diğer tüm “aşağı” ırkları egemenliği altına alması veya yok etmesi gerektiği inancı yatıyordu.

Bu ırkçı ideoloji, tarihin en büyük soykırımı olan Holokost‘a yol açtı. Naziler, sadece Almanya’daki değil, işgal ettikleri tüm Avrupa’daki Yahudileri sistematik bir şekilde toplama kamplarına ve ölüm fabrikalarına gönderdiler. Bu kamplarda, 6 milyonu Yahudi olmak üzere, Romanlar, engelliler, eşcinseller ve siyasi muhalifler de dahil milyonlarca insan, endüstriyel bir canavarlıkla katledildi. Nazizm’in faşizmden temel farkı ve onu daha da tehlikeli kılan şey, bu biyolojik ve ırkçı temelidir.

Faşizm nedir dendiğinde bilmemiz gerekir ki bu ideoloji, sadece İtalya ve Almanya ile sınırlı kalmadı. İspanya’da General Franco‘nun, Portekiz’de Salazar’ın rejimleri gibi pek çok yönetim, faşist özellikler taşıyordu. II. Dünya Savaşı’nın sonunda faşist rejimler askeri olarak yenilgiye uğratılsa da, bir ideoloji olarak tamamen ortadan kalkmadı. Bugün bile, dünyanın farklı yerlerinde aşırı milliyetçi, otoriter ve lider kültüne dayalı hareketler, faşizmin hayaletini bizlere hatırlatmaya devam ediyor.

aşırı milliyetçi ideoloji

Faşizm Nedir? Temel Özellikleri Listesi

Gördüğümüz gibi faşizm, basit bir “baskıcılık”tan çok daha fazlası; aşırı milliyetçilik, lider kültü, şiddet övgüsü ve totaliter kontrol gibi unsurların zehirli bir kokteyli.

Onu tehlikeli kılan en önemli şey, kaos, belirsizlik ve korku zamanlarında ortaya çıkıp, insanlara basit ama ölümcül çözümler sunmasıdır. Tarih bize gösteriyor ki, ekonomik krizler, toplumsal bölünmeler ve demokratik kurumlara olan güvensizlik, faşizmin en sevdiği besin kaynaklarıdır.

Bu yüzden, faşizmi öğrenmek sadece bir tarih dersi değildir. Bu, aynı zamanda bir yurttaşlık görevidir. Onun doğuş koşullarını, özelliklerini ve vaatlerinin ardındaki korkunç gerçeği anlamak, günümüz dünyasındaki tehlikeli işaretleri tanımak ve demokrasi, insan hakları ve çoğulculuk gibi değerlere neden daha sıkı sarılmamız gerektiğini hatırlamak için en iyi yoldur.

Şimdi faşizmin temel özelliklerini sıralayalım:

  • Aşırı milliyetçilik
  • Tek adam ve otoriter liderlik kültürü
  • Bireysel özgürlüklerin bastırılması
  • Devletin her alanda mutlak üstünlüğü
  • Muhalefetin yasaklanması veya susturulması
  • Şiddet ve korku yoluyla toplum kontrolü
  • Propaganda ve sansürün yaygın kullanımı
  • Militarizm ve savaş yanlısı söylem
  • Irkçı ve ayrımcı ideolojilerin teşviki
  • Ekonomide devlet müdahalesi ve korporatizm
  • Demokratik kurumların zayıflatılması veya ortadan kaldırılması

Yorum yapın