Büyük İskender: Destansı Hayatı, Zaferleri ve Mirası!

Tarihin gördüğü en güçlü liderin bile ilham aldığı ve özendiği biri vardır derler. Kimi zaman Napolyon at sırtında Waterloo Savaşında kendisini onunla kıyaslamış ve kimi zaman da Hitler onun gibi yenilmez bir komutan olmak istemiştir. Evet, çoğu tarihçi tarafından tarihte görülen en büyük komutan olarak kabul edilen Büyük İskender, dünya tarih sahnesine bu kadar önemli bir iz bırakmıştır. Onu diğerlerinden farklı kılan şey sadece hiçbir savaş kaybetmemiş olması değildir. Bu büyük asker ayrıca, Aristoteles gibi tarihi bir felsefeciden de eğitimler alarak hem ruh ve hem de zihin dünyasını geliştirmiş, olgunlaştırmıştır.

Bu kapsamda onun küçüklüğünden başlayarak ülkesinin kralı olduğu yirmi yaşına kadar geçen süreç çok önemlidir. Onun manevi ve sosyal dünyasını şekillendiren bu dönem, sonrasında yaklaşık on üç yıl sürecek komutanlık serüvenini de şekillendirmiştir.

büyük iskender hayatı

Adriyatik’ten Hindistan’ın uçlarına kadar eski dünyanın büyük bir kısmını fetheden bu kumandan, kimilerine göre dünyanın sonuna kadar gitmek istiyordu. Bu arada ilgili dönemde dünyanın düz kabul edildiğini de anımsatmak isteriz. Hayatının son dönemlerinde artık şiddet eğilimi artmış ve yakınları tarafından zihnen hasta olduğu kabul edilmiştir. İşte bu dönemde fethettiği yerlerde yaptığı zulümler ve çevresinde infaz ettirdiği tanıdıkları da zihnen sağlıklı bir durumda olmadığının göstergesidir. Sonuçta henüz yirmi yaşında tahta çıkan ve Aleksandros adıyla da bilinen hükümdar, otuz üç yaşında hastalıktan sonra eren kısa hayatıyla binlerce yıl geçse bile unutulmayacak şeylere imza atmıştır. Şimdi bu serüveni kısaca analiz edip geleceğe miras bırakalım.

Büyük İskender ve kökeni konusu bugün hala tartışma konusudur. Yani Yunanlılar onun Helen soyundan olduğunu iddia ederken Makedonlar da kendi topraklarından ve ülkelerinden çıktığı için onun Makedon olduğunu belirtirler. Tarihçilerin bile hala bu konuda uzlaşamadıklarını ifade edelim. Öte yandan Pella’da doğan kahramanımız Makedon Kralı II. Filip’in oğludur. Annesi de yine bir Yunan tanrıçası ismine sahip Olimpiya’dır. Daha küçük yaşlarında diğer soyluların da eğitim aldıkları bir okula gider ve burada dönemin ünlü bilgini Aristoteles’ten dersler alır. Bu derslerin arasında din, felsefe ve mantık gibi önemli dersler vardır. Milattan önce yıllardan bahsettiğimizi dikkate alırsak bu derslerin o yıllar için ne kadar çağın ötesinde olduğunu anlamamız kolaylaşır.

büyük iskender fetih harita

Küçüklük dönemlerine dair birçok mit ve efsane vardır. Bununla birlikte meşhur Bukefalos atı olayı çok bilinen örneklerdendir. On yaşına geldiğinde babasına çok yırtıcı bir at olduğu söylenen bu at getirilir ve kral Filip satın almak ister. Kimsenin sakinleştiremediği bu atın kendi gölgesinden ürktüğünü fark eden genç İskender, atın bu korkusunu kullanıp üzerine binmeyi başarır. Babası bu duruma çok şaşırır ve “Makedonya sana küçük gelecek, sen çok daha büyük ülkelere krallık yapmalısın.” diyerek ona bu atı satın alır. Atın ismi Bukefalos’tur ve yeni sahibine uzun yıllar hizmet edecektir. Kahramanımız yirmi yaşına geldiğinde babası onun gözleri bir suikasta uğrar ve kendisi artık tahta çıkar.

Artık yirmi yaşında ve Makedonya ülkesi kralıdır. Büyük idealleri ve hedefleri olan bu komutan ilk iş olarak yüzünü doğuya çevirir ve daha önce tanıştığı esir Perslilerden aldığı bilgileri de kullanarak yüzünü doğuya çevirir. Tam da bu sırada babasının ölümünü bilen bağlı Yunan şehir devletlerinin isyan ettiğini öğrenip bu şehirlerdeki isyanları oldukça sert şekilde bastırmıştır. Eğer bu isyanları yeterince sert bastırmazsa otoritesinin diğer şehirler ve ülkeler tarafından tanınmayacağının farkında olan yeni Kral, bu aşamada oldukça taktiksel bir hamleyle rüştünü ispatlamıştır.

Tarihi olarak birbirine düşman olan Makedon Krallığı ve Pers İmparatorluğu uzun süre birbiriyle savaşmamıştır. Büyük İskender tahta çıkıp isyanları bastırınca ezeli düşmanlarının üzerine yürüdü ve ilk olarak Anadolu’nun batı girişinde bugünkü Çanakkale dolaylarında Granikos Savaşında kendisinden üstün sayıya sahip Pers güçlerini ağır bir mağlubiyete uğrattı. Burada önemli olan onun yetiştirilme dönemlerinde geliştirdiği farklı düşünce tarzını savaş meydanına uygulayarak farklı taktiklerle rakibini ağır bir hezimete uğratmasıdır. Pers hükümdarı Darius onu hala ciddiye almamakta ve ona yaşıyla alay etme amacıyla altından yapılmış küçük oyuncaklar göndermektedir. O ise Anadolu’nun güneyini ele geçirdikten sonar bugünkü Ankara şehrine ilerleyip burada yine bir mucizevi olaya imza attı.

Büyük İskender ve Efsanevi Savaşları

Onun bilinen en büyük efsane savaşları şunlardır:

  • Granikos Savaşı
  • İssos Savaşı
  • Gaugamela (Arbela) Savaşı
büyük iskender kimdir

Milattan önce 333 yılında Ankara’da Gordion düğümü olarak bilinen ve bu düğümü çözen kişinin dünyaya hâkim olacağına inanılan düğüme önce şöyle bir bakıp sonra da kılıç darbesiyle paramparça ederek bir kehaneti gerçekleştirmiştir. Eski İran olarak bilinen Pers İmparatorluğu dönemin en güçlü devletlerinden birisidir ve artık hükümdar Darius tehlikenin farkındadır. Bugün Hatay olarak bilinen şehirde yaklaşık iki yüz elli bin kişilik ordusuyla elli bin kişi olan Büyük İskender ordusunun üzerine yürür. İssos savaşı olarak bilinen bu çarpışmada Darius ailesini de savaş alanında bırakıp kaçacak şekilde ağır bir yenilgiye uğratır. Sonrasında Mısır’ı fethedip kendi adıyla bilinen İskenderiye şehrini kurar.

Bunun üzerine Pers İmparatorluğunu yıkıp başkenti Babil’i fethetmesini sağlayacak son savaş olan Gaugamela savaşıyla Dairus’u tekrar yener ve kendi askerleri Pers imparatorunu kaçtığı yerde öldürür. Babildeki zenginlik ve kaynaklar onu oldukça şaşırtır. Fakat artık askerleri yorulmuş ve evlerini özlemiştir. Bunu fark eden kahramanımız geri dönmeye karar verir. Bunun sonrasında Hindistan’ı fetheder ve yönünü Asya bozkırlarına çevirir. Bununla birlikte büyük sefer ve fetihler dönemi bitmiştir.

Özellikle Mısır fethinden sonra ruhani olarak değişimler yaşayan büyük komutan ömrünün son yıllarında fethettiği yerdeki halka ve kendi askerlerine karşı da sert bir tutum takınmaya başlamıştır. Bazi tarihçiler onun bu dönüşümünün nedeninin kendini yarı tanrı olarak görmesinden kaynaklandığını ifade ederler. Bunca sefer ve fetihten sonrasında Babil ziyaretindeyken henüz 32 yaşında, milattan önce 323 yılında kimine göre sıtma kimine göre de zehirlenme nedeniyle ölmüştür. Kimilerine göre ölmeden önce tahtı kime bırakıyorsunuz sorusuna “en güçlünüz hanginizse ona” cevabını vermiştir.

Onun ölümü sonrasında imparatorluk generalleri arasında paylaşılmıştır. Diyadoklar Dönemi denen bu yıllarda imparatorluk iyice parçalanmış ve dağılmıştır.

Herkes onun büyük başarılarından söz ederken, güçlü devletin temellerini atan babası kral 2. Filip’ten pek bahsetmezler. Aslında baba, dirayet sahibi ve sert bir lider olduğu kadar yenilikçidir. Onun döneminde güçlenen Makedon Krallığının askeri başarılarının temelinde Falanks adı verilen sistemle yeni model Sarissa adı verilen daha uzun mızraklar ve askerlerin daha hızlı hareket etmelerini sağlayan yeni nesil mihverler yatmaktaydı. Büyük İskender babasından aldığı bu mirası daha da ileriye taşımış ve eski dünyanın yarısından fazlasını fethetmeyi başarmıştır. Onun başarılarının altında yatan nedenlerinden başında iyi bir eğitim alması gelmekteydi. Dönemin diğer modern bilimleri kadar coğrafya ve harita okuma bilgisi onu diğerlerinden öne taşımıştır. Coğrafya bilgisi sayesinde nice topraklar fethetmiş ve yeni dünyaların haritalarını da çizdirmiştir.

makedon krallığı lideri

Onun zihinsel dünyasının temelinde bütün dünyayı fethederek tüm insanlığı kendisinin liderlik edeceği bir tek imparatorluk altında toplama hedefi vardı. Bu hedefe küçüklükten beri arkadaşı olan generallerini de inandırmış ve askerleri de onunla birlikte çeşitli iklimlere kıtadan kıtaya koşmuşlardır.

Gittiği yerlere Helen kültürünü de taşıyan Büyük İskender kimlerine göre tarihin bilinen ilk emperyalist liderlerindendir. Bazı tarihçiler ise fethettiği yerlerdeki halka karışmaması ve oraya kendi içlerinden yöneticiler ataması nedeniyle bu görüşe karşı çıkarlar. Gerçekten de aldığı iyi eğitim, stratejik düşünce yapısı ve olgun karakteri nedeniyle o döneminin liderlerinden oldukça farklı bir portre çizmiştir. Muhtemelen binlerce yıl sonra bile saygıyla anılacak bir lider olmak kolay değildir.

Yorum yapın