İçindekiler
İnsanlık tarihinde toplumları derinden etkileyen bazı travmalar vardır. Bu travmaların etkileri nesilden nesile taşınır ve birçok kuşağın bilinç altını doğrudan etkiler. İşte bu yazıda benzer bir konuyu ve trajediyi ele alacağız. II. Dünya Savaşı ve sonrasını konu alan filmlerin ya da belgesellerin neredeyse tamamına konu olan Berlin Duvarı’nı hepimiz duymuşuz. Bu filmleri nemli gözlerle izlerken ve özellikle en acıklı sahnelerinde hepimiz içten içe bu soğuk duvarı kötü sözlerle belki de lanetledik. Bu açıdan bakacak olursak, liberal kapitalist sistemde yetişen nesiller için Utanç Duvarı ya da Demir Perde Duvarı diye de adlandırılan Berlin Duvarı, aynı zamanda Sovyet Rejiminin bir nevi soğuk yüzünün de yansımasıdır. Bu yazımızda kariyer gelişimi içinde bizce çok önemli bir yeri olan kişisel gelişim ve genel kültür gelişimi açısından önemli olan bu konuya değineceğiz. Sonuçta amacımız ileride orta ya da üst düzey yönetici olmaksa bu tür entelektüel sermaye birikimine katkı sağlayacak bilgileri heybemize atmalıyız.


Berlin Duvarının hikayesi aslında II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar dayanmaktadır. Savaşı başlatan ve sonucunda da ağır bir yenilgiye uğrayan Almanya, savaşı kazanan Amerika, Fransa, Sovyetler Birliği ve İngilizler tarafından 1945 yılı Haziran ayında fiilen işgal edilmiştir. İşgal kuvvetleri daha sonra dönemin ruhuna uygun olarak kapitalist ve komünist blok olarak ikiye bölünmüştür. Bu da demek olmuştur ki; aslında Almanya ve aynı anda Berlin artık ikiye bölünmüştür. Bu noktada Batı Almanya ve Doğu Almanya Cumhuriyetleri 1952 yılında fiilen kurulmuştur.
Bununla birlikte zamanla kapitalist tarafın komünist tarafa göre hızla gelişmesi ve ekonomik olarak refaha erişmesiyle birlikte komünist taraf olan doğu Almanya’dan batı Almanya’ya doğru hızlı göçler başlamıştır. Bu göçler de büyük oranda Berlin şehri üzerinden gerçekleşmekteydi. İşte bu noktada gerçekleşen bu hızlı göçler hem Sovyet rejimini hem de Doğu Almanya yönetimini endişelendiriyordu. Berlin Duvarı hikâyesi bir nevi bu konuyla alakalıdır.
Berlin Duvarı Ne zaman Yapıldı?



1945 ile 1961 yılları arasında milyonlarca Alman vatandaşı, iş bulabilmek ya da refahlarını arttırmak amacıyla doğudan batı Almanya’ya göç etmiştir. Yıl 1960’ları gösterdiğinde doğudan batıya geçişler hızlanmış ve doğu Alman tarafı üzerinde baskı artmıştır. Bu noktada Sosyalist Alman tarafı hem nüfusunun azalmasına engel olmak hem de şer odağı olarak gördüğü kapitalist batı Almanya tarafıyla ilişkisini tamamen koparmak amacıyla 1961 yılında 12 Ağustos’u 13 Ağustos’a bağlayan tek gecede Berlin Duvarı’nı inşa etmiştir. Hatta Doğu Almanya yönetimi bu duvarın inşası öncesinde gizlice Sovyetler Birliği yönetiminden onay almıştır. Berlin Duvarı’nın yapılmasından sonra taraflar arasındaki geçişler keskin bir şekilde azalmıştır.
Bununla birlikte bazı kalıntıları hala yaşamakta olan duvarı aşmak isteyen inatçı insanlar denemekten hiç vazgeçmediler. Duvarın önündeki mayınlı alanda ya da dikenli tellerde kurşunlara hedef olarak can veren insanlar, kendilerinden sonra gelen nesillere adeta örnek olmuşlardır. Onlar kimilerine göre Amerika ve Sovyetler Birliği arasında süren soğuk savaş günlerinde dahi umudu ve özgürlükten vazgeçmemeyi temsil etmişlerdir.
Berlin Duvarı Tarihi Nedir?
Bu utanç duvarının yapıldığı tarih ve koşullardan biraz bahsettikten sonra biraz da duvarla ilgili bilgiler verelim. Berlin Duvarı yaklaşık 50 km uzunluğunda olup yapıldığı süre ile yıkıldığı zaman dilimi arasında yaklaşık 5 bin kişi bu Utanç Duvarı’nı aşıp Batı Almanya’ya göç etmiştir. Bu noktada Berlin Duvarı’nın tarihinin birçok ölüm ve acı anılar dolu olduğunu belirtmek gerekir. Bu kapsamda bilinmektedir ki; sınırı geçmek isteyen Almanların tünel kazmaktan uçarak geçmeye kadar birçok yöntem denemiştir. Büyük bir çoğunluğu başarısız olan bu girişimlerde ancak çok az bir kısmı başarıyla tamamlanmıştır. Öte yandan Berlin Duvarı’nı aşmak isterken ölen ya da öldürülen insan sayısının da yaklaşık 150 olduğu tahmin edilmektedir.



Bu noktada doğu Alman hükümetinin duvarın aşılmasını engellemek için duvarın önüne mayınlar ve dikenli teller ördüğünü da ifade etmeliyiz. Onlar için kendi vatandaşlarının Berlin Duvarını aşarak kapitalist batı tarafına geçmesi bir onur meselesiydi. Batıya göçen Alman sayısı arttıkça Doğu Almanya yönetimi yeni önlemler alıyor ve bu göçleri engellemeye çalışıyordu. 1961 yılında yapılan Berlin Duvarı tarihi bu tür önlemler ve acılarla doludur.
Berlin Duvarını kim yıktı?
Yıllar hızla geçip seneler 1980’lere geldiğinde dünyada sistemler arasındaki dengeler liberal kapitalizm lehine iyice değişiyordu. Bu da komünist bloğun git gide zayıflamakta olduğu anlamına gelmekteydi. Sovyetler Birliği’nin git gide zayıflaması ve demir perde ülkelerinde komünist yönetime karşı tepkilerin artmasıyla birlikte 1989 yılının 9 Kasım’ında Berlin Duvarı yıkılmıştır. Berlin Duvarı’nın yıkılmasının öncesinde aslında 1989 yılında artan tepkiler sonucunda doğu Almanya tarafı vatandaşların batı tarafına geçmesine zaten izin vermeye başlamıştır. Bu noktada belirtmemiz gerekir ki; bir sistemin yıkılmak üzere olduğunu anlayan vatandaşları artık o yönetime karşı isyan etmeye başlar ve gösteriler düzenler. Doğu Almanya da vatandaşlarına Batı tarafına geçme izni vermeye başlayınca aslında sistemin çöktüğünü kabul etmiş oluyordu.
Utanç Duvarı Sonuçları?
İçerisinde ölüm, acı ve ayrılıkla beraber bir dönemin soğuk savaşının izlerini hala barındıran Berlin Duvarı’nın yıkılması aslında soğuk savaşın da bittiği anlamına geliyordu. Utanç Duvarı’nın yıkılmasının ardından 3 Ekim 1990 tarihinde doğu ve batı Almanya birleşmiştir. Birleşen ve tek bir devlet haline gelen Almanya’nın ilk lideri başbakanı Helmut Kohl olmuştur.



Berlin Duvarı’nın yıkılmasının bu sonuçlarıyla beraber aslında en önemli sonucu Sovyetler Birliği’nin yıkılışını hızlandırmasıdır. Almanya’nın her iki tarafının birleşmesi, Polonya ve diğer demir perde ülkelerinde başlayan özgürlük gösterileri ve Romanya’da Çavuşesku’nun idam edilmesi gibi gelişmeler sonucunda Aralık 1991 döneminde Gorbaçov liderliğindeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) resmen dağılmıştır. Bunun sonucunda doğal olarak soğuk savaş sona ermiştir. Bu açıdan bakarsak aslında Berlin Duvarı’nın yıkılışı bir anlamda çift kutuplu dünya düzeninden tek kutuplu dünya düzenine geçiş olmuştur. Bu noktada başını ABD’nin çektiği liberal demokrasiye dayanan kapitalist devletler komünist sisteme karşı kesin zaferini ilan etmiştir. Berlin Duvarı’nın yıkılışının dolaylı bir sonucu olarak; dünyada tek hâkim güç olarak kalan ABD ve kapitalist sistem sonrasında kendine yeni hedefler belirleyip dünyanın eksenini değiştirecektir.
Bu bağlamda Fransız Devrimi ile Amerikan Bağımsızlık Savaşının detaylarını okumak fayda sağlayacaktır. Bu tür tarihi olayları anlamak ve öğrenmek bugünkü gelişmeleri dahi daha kolay okumamızı sağlayacaktır. Gelişmeleri okumak bizim kişisel gelişim ve entelektüel bilgi birikimimize katkı sunacaktır.