İçindekiler
Kimilerine göre acımasız bir diktatör, kimilerine göre de vatansever, sert ve tavizsiz gerçek bir lider. Rusya’nın eski şaşalı imparatorluk günlerine dönmesini arzulayan Vladimir Putin, dünyaya hangi gözlükle bakarsanız kendisine farklı sıfatlar takacağınız bir kişilik. Eğer Rus milliyetçisi ya da sosyalistseniz onu sevme ihtimaliniz yüksek ama mesela katı bir liberalseniz ondan nefret edeceksiniz. Bunların yanında şöyle bir gerçek var ki; Vladimir’i ister sevin, ister sevmeyin ama kabul etmek zorundasınız, o dünya siyasetine etki eden güçlü bir liderdir. Bu noktada onun hayatına klasik biyografilerin dışına çıkarak tarafsız bir gözle bakıp analiz etmeye çalışacağız.
Aynı zamanda gerçekten de hayal ettiği eski Rus İmparatorluğunu canlandırması mümkün mü sorusuna cevap vermenin güçlüğünü idrak edeceğiz. Sonuçta, 28 Şubat 2025 tarihinde Beyaz Saray’da gerçekleşen Zelenski ve Trump kavgası sonrası Rusya ile Amerika ilişkilerini çok daha fazla merak edeceğiz ve konuşacağız gibi görünüyor.
Putin Kimdir? Erken Yaşamı ve Askeri Kariyeri
Sonuçta kimi zaman ayılarla boğuşan, kimi zaman judo yapan ve kimi zaman da at üzerinde Kafkasya kıyılarında ava çıkan farklı bir liderden bahsediyoruz. Ayrıca size klasik bir biyografi sunmayacağız. Yani Putin’in ne zaman nerede doğduğunu her yerde okuyabilirsiniz sonuçta 🙂

Vladimir, hatırlanacağı üzere Rusya Devlet Başkanı olduğu 2000’li yılların başlarında oldukça ılımlı bir çizgi çizmiştir. Bu noktada belirtmemiz gerekir ki o dönemde Rusya’nın NATO’ya alınmasını bile teklif etmişti. Ayrıca yakından tanıyan az kişi tarafından çok az konuşan ve aklından neler geçtiği anlaşılamayan biri olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan sonradan gelişen olaylardan ve özellikle Ukrayna saldırısı başlarken yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki; o biraz da Rusya’yı kendi doğduğu döneme yani adı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olan güçlü dönemine tekrar döndürmeye çalışan milliyetçi katı bir lider. Bütün bunların yanında mesela Putin’in KGB’de yeni olduğu dönemlerde İzmir’de TÜPRAŞ’ın resimlerini çektiği için gözaltına alındığını pek bilmeyiz 🙂
Hayatına dair bilgilerin neredeyse tamamı onun kendi söylem ve röportajlarına dayanmaktadır. Bu noktada bağımsız veya tarafsız bir kaynaktan onun geçmişine dair bilgiler edinmek neredeyse imkânsız. Polat Alemdar kokusu var değil mi 🙂 Yani onun gençlik dönemine şahit olanlar ya ölmüş ya da piyasada pek yokturlar.

Eski Rusya: Siyasi Yükselişi ve Rusya’nın Dönüşümü
Vladimir Putin’in Rus halkı arasında çok popüler olduğu bir gerçektir. Bunun altında yatan nedeni anlamadan ona otokrat ya da diktatör deyip geçmenin çok anlamlı olmayacağı açık. 31 Aralık 1999’da dönemin devlet başkanı olan Boris Yeltsin’in istifa ederken onu yerine işaret etmesi Putin’in devlet başkanı olmasında etkili olmuştur. Dönemin Rusya’sına dönecek olursak SSCB dağılmış, ekonomi iflas etmiş ve eski Rus devletleri bütün doğal kaynaklarıyla beraber NATO ile batı kıskacına alınmış durumdadır. O dönemde Rus halkı ekonomik zorluklar çekerken milli onurlarının da zedelendiğini hissetmektedir.
Ayrıca devlet başkanları Yeltsin alkol sorunu nedeniyle her gün yeni bir skandala imza atarken Clinton ile meşhur kahkaha sahneleri Rusların zihnine kazınmıştır. Tam da o dönemde sokaklarda her gün istifa sesleri yükselirken Çeçenistan krizi patlamış ve Moskova’da her gün bombalar patlarken Kafkasya’da Çeçenler ayrılık rüzgârları estirmektedir.

Bütün bu bilgilerden anlayacağınız üzere Putin’den önce Rusya’nın durumu içler acısıdır. Kendisi de 1999’da bir KGB ajanı olarak Doğu Almanya’da Sovyetler Birliği’nin çöküşünü gözleriyle gören ve Moskova’dan destek alamadığı için kahrolan Putin, bu tecrübelerden kendisine gelecek için sonuçlar çıkarmıştır. Onun kafasında belki de hala o günler durmaktadır. Gürcistan ve Ukrayna savaşlarını bu açıdan okumak mümkündür. Burada kısaca onun 1952 yılında eski adı Leningrad olan Saint Petersburg’da dünyaya geldiğini belirtelim.
Annesi II. Dünya Savaşı nedeniyle açlık nedeniyle ölümden dönmüş olan Putin, fakir ve sıradan bir ailede dünyaya gelmiştir. Hatta küçüklüğünden beri hep KGB ajanı olmak isteyen, bunun için hukuk okuması önerilince pek istemese de hukuk okuyan bir karakterdir. Hukuk eğitimi sonrası KGB’ye girer ve uzun yıllar ajan olarak devletine hizmet eder. Daha önce belirttiğimiz gibi doğu Almanya çökerken Moskova’dan destek istemiş ve alamadığı desteği uzun yıllar unutamamıştır.
Putin KGB’de ve Artık Lider Adayı!
Ülkesine döndükten sonra üniversitede çalışmaya başlamış sonrasında ise belediye başkan yardımcılığı görevini yürütmüştür. Bu hizmetlerinden sonra 1996-1999 yılları arasında devlet başkanlığı konsey yardımcılığında görevlerde bulunarak durdurulamaz yükselişini sürdürmüştür. Bu görevleri yürütürken görünürde artık KGB ile bir bağı kalmamış olsa da sanki bir el onu göreve hazırlıyor gibidir.
Ayrıca sanki gelecek için kendini hazırlarcasına o dönem Doğu Almanya’da görev yaparken çok iyi derecede Almanca öğrendiğini de belirtmek isteriz.
Putin İktidarda: Uluslararası Politikadaki Rolü ve Tartışmalar

31 Aralık 1999’da Yeltsin’in istifa etmesi o gün için sadece Rusya Federasyonunu ilgilendiren bir konu gibi görünmüştür. Öte yandan geçen zaman göstermiştir ki bu aslında dünya siyasetini kökten değiştirecek bir olaydı. SSCB’nin 90’lı yılların başında çökmesinden sonra eski devletçiklerini kaybeden Rus milleti, sadece ekonomisini değil milli onurunu da kaybetmiş gibi hissediyordu. O dönemde Rus halkı nezdinde, eski belediye başkan yardımcısı ve devlet sekreteri Vladimir Putin genç ve idealist bir lider olarak görünüyordu. Buna ek olarak, geçen zamanla Vladimir Putin’in devlet başkanı olur olmaz yaptığı köklü eğitim ve ekonomik reformlar sayesinde popülaritesi git gide artmaktaydı.
Öyle ki Rus milliyetçiliğini yönetim sistemi ve kararlarıyla oldukça iyi yansıtan Vladimir, söylemleriyle de Rus milletine kaybolan milli onurunu ve kimliğini geri getiriyordu. İlave olarak, iktidarının ilk 5 yılında milli geliri yüzde 60’a yakın artırması onu halk arasında milli bir kahramanın yanında başarılı bir yönetici haline de getirdi.
2005 yılında yapılan seçimlerden oylarını arttırarak yine devlet başkanı olarak çıkan Putin, o dönemde NATO’nun daha önce verdiği sözleri tutarak Rus topraklarına doğru genişlemeyi durdurması gerektiğini ifade etmiştir. Bu konuda Rus halkının kandırıldığını belirten Rus lider sonrasında tutumunu sertleştirmiştir. Tam bu bakış açısıyla batı tarafından istenmeyen adam olarak ilan edilen Vladimir, kendi halkı açısından kaybolan Rus onurunu ve Kırım ile Donbass gibi bazı topraklarını geri alan lider olarak tanımlanmaktadır.

Medyedev ile ara sıra pozisyonları değiştirseler de 2000 yılından beri Rusya’yı yöneten Putin, ekonomik olarak güçlendirdiği ülkesini tekrar bir dünya gücü haline getirmiştir. Kendi sözleriyle Rusya’yı tekrar bir dengeleyici süper güç haline getirmeyi amaçlayan Rus lideri, kimilerinin kendisine atfettiği SSCB’yi tekrar kurma isteğini hiçbir zaman kabul etmemiştir. Bununla birlikte Ukrayna’ya savaş ilan ettiği meşhur konuşmasında ise SSCB’nin dağılmasını “Yüzyılın en büyük felaketi” olarak tanımlamıştır. Biraz çelişkili değil mi 🙂 Eee dünyayı sarsan ve bu kadar güçlü bir lider olmak içinde biraz çelişki barındıracaktır elbette. 🙂
Tucker Carlson ile 2024 Yılı Biterken Son Röportajı!
Bu açıdan bakacak olursak en son yaptığı yasa değişiklikleriyle 2036 yılına kadar devlet başkanı kalmasının önünü açan Vladimir Putin, her zaman Rus devletinin ve milletinin çıkarlarını gözeten, idealist bir Rus milliyetçisi olarak bölge ve dünya siyasetine yön vermeye devam edecek, bu uğurda gerekirse yeni savaş sahalarına girmekten çekinmeyecektir. Ayrıca, dünyanın en zengin liderlerinden biri olduğunu da eklememiz gerekir.
9 Şubat 2024 tarihinde meşhur Amerikalı gazeteci Tucker Carlson’a verdiği röportajı dünya çapında yankı uyandırmıştır. Yukarıda da izleyebileceğiniz bu videoda Putin Amerika ve batının Sovyetler çökerken bu geçişin kansız olması karşılığında kendilerine NATO’nun Rusya’ya doğru genişlemeyeceği sözünü verdiğini anımsatmaktadır. Sonrasında yine aynı röportajda bu sözlerin tutulmayıp NATO’nun tam beş defa Rusya’ya doğru genişlediğini ve en son Gürcistan ile Ukrayna’yı da davet ettiğinde artık bu durumun onlar için varoluşsal bir sorun haline geldiğini belirtiyor. Onu anlamak için röportajın tamamını izlemenizi öneririz.