kredi faizi

Kredi Faizi mi yoksa CDS Riskimiz mi Yüksek?

Başlıkta kredi faizini normal faizlerden bilerek ayırdık. Toplumda faizler yüksek dendiği zaman mevduat ya da politika faizi algısı da olduğundan kredi faizi olgusuna ayrıca vurgu yapmak istedik. Yani burada faiz dediğimiz zaman genel faizi (politika faizi de deriz) anlamanızı isteriz. 😊 Hepimiz biliriz ki insanoğlunun parayı icat etmesinden bu yana kredi konusuyla başı derttedir.  Özellikle de tarım ve sanayi devrimlerinden sonra para ve kredi faizi olguları insanoğlunun gündeminden hiç düşmemiştir. Bu bağlamda, modern bankalar kurulmadan önce kurumsal olarak kredi olgusu daha çok merdiven altı işletmeler ya da bankerler tarafından yerine getirilmekteydi. Ayrıca para ve kredi konuları bugün olduğu gibi geçmişte de sosyal hayatın ayrılmaz bir parçasıydı. Bu noktada bilinmektedir ki; faiz, para ve kredi olgularından aynı anda birçok kutsal kitapta da bahsedilmiştir.

Öte yandan genel olarak hep kredi faizlerine ilişkin tartışmalar her ülkede mevcuttur. Kimine göre düşük olmalı ve ekonomik büyüme desteklenmeli, kimilerine göre ise faiz düşük tutulup enflasyonla sağlam şekilde mücadele etmeliyiz. Bu tabi hükümetin amacına göre değişecektir.

kredi faizi ve enflasyon ilişkisi

Hatırlayacak olursanız daha önce ihtiyaç kredileriyle ilgili analizimizi yayımlamıştık. Bugün de sizlere kredi temelinde faiz ve enflasyon ilişkisinden bahsedeceğiz.  Yine enflasyon konusunda detaylı bir yazımız olduğundan o konuya da fazla detaylı eğilmeden kredi faizleriyle enflasyon ilişkisine değineceğiz. Yani aslında temelde neredeyse bütün dünya kamuoyunun gündeminde olan kredi faizi neden yüksek ya da inmesi için hangi şartlar gerekir sorusunun yanıtını arayacağız. Tabi bu arayışı ekonomi eğitimi almamış, sokaktan geçen insanın da Ayşe teyzenin de anlayacağı şekilde yapmaya gayret edeceğiz. Hatta daha da iddialı olarak bu ilişkiyi hikâyeler üzerinden resmedeceğiz. Yoksa teknik bilgilere girerek FED ve TCMB temelli ezbere açıklamaları herkes yapar. 🙂

Bu minvalde, yazımızın başlığında da belirttiğimiz gibi en sonda söyleyeceğimizi en başta belirtelim isteriz. Acaba gerçekten faizler mi yüksek yoksa risk temelli dertlerimizin yüksekliği mi kredi faizi oranını tırmandırıyor… ne dersiniz? 🙂

kredi faizi ve belirsizlik riskler

Çok meşhur çocuk hikâyesi Hanzel ile Gratel’in klasikleşmiş öyküsünü hepimiz hatırlarız. Bu hikâyede masum iki kardeşi üvey anneleri ormanda bırakır ve onlar da ekmek parçalarıyla evlerinin yollarını bulmaya çalışırlar. Belirsizlik içinde yolunu ve doğruları bulmaya çalışan bu iki kardeşin macerası hepimizi etkilemiştir. İşte, tıpkı bu öyküdeki gibi “kredi ve politika faizi” iki kardeştirler ve üvey anneleri onları “enflasyon” ortamına, ormana yani belirsiz bir alana bırakır. Yani anlayacağınız üzere, enflasyon bu öyküdeki orman ya da belirsizliktir. 🙂

Bununla bağlantılı olarak arada belirtmemiz gerekir ki; enflasyon temelde fiyatlar genel seviyesinin sürekli artması demektir. O zaman enflasyonun yüksek olduğu ve fiyatların sürekli arttığı belirsiz bir ortamda kredi ile faiz kardeşler evlerinin yolunu bulamazlar, yani nereye gideceklerini bilemezler. 🙂 Enflasyon oranının istikrarlı ve sabit olduğu bir ortamda ise Hanzel ile Gratel kardeşler rahatlıkla güven içinde evin yolunu bulabilirler. Bu arada kredi faizi de bu örnekteki genel faiz ile beraber hareket edecektir.

Şurası açıktır ki; belirsizliklerin olmadığı bir ortamda faizler de sabite yakın seyredecektir. Kuzey ülkeleri ya da gelişmiş ülkeler bu gruba örnek verilebilir. Yıllık yaklaşık ortalama yüzde 3 ya da 4 gibi bir enflasyon ortamı ve onun 1 puan üzerinde reel faizin verildiği bir ortam genelde uygun bulunur. Genel olarak faizlerin uygun olduğu ortamda kredi faizleri de uygun olacak ve kredi artışı ekonomik aktiviteyi olumlu şekilde (enflasyona neden olmadan) destekleyecektir.

Konuyu hikâyelerden ayırıp günümüze uyarlayacak olursak şurası açıktır ki; eğer uygun faiz oranıyla kredi vererek ekonomiyi canlandırmak istiyorsanız enflasyonunuz düşük olmalıdır. Globalleşen ve bilginin hızla yayıldığı günümüz dünyasında faizlerin düşük olmasını istiyorsanız, CDS primleriniz yani ülkenizin risk primi-kaskosu düşük olmalıdır. Bu bağlantıyı kısaca özetleyecek olursak faizlerin düşmesi için risklerinizin düşmesi gerekir.

cds nedir primi var mı

CDS kelimesi İngilizce ’de “Credit Default Swap” yani Kredi Temerküz Takası anlamına gelir. Çok kısa ve herkesin anlayacağı dilden anlatacak olursak bu olgu, kredi borçlusunun iflas durumunun sigortasını ifade eder. Yani, bir ülkeyi bir arabaya benzetecek olursak, nasıl ki arabalarda kasko sigortası ve kasko primi varsa, ülkelerin de kaza yapması yani iflas etmesi riskine karşın iflas sigortası primi de diyebileceğimiz CDS primleri vardır. Bu noktada söylemek gerekir ki; bir ülkede sosyal, siyasal, askeri ve ekonomik riskler yüksek ise doğal olarak o ülkenin iflas riski de yüksek demektir. İflas riski yüksek olan ülkelerin CDS primleri, yani kasko primleri de yüksek çıkacaktır. Kendinizi ülkelere borç veren uluslararası bir fon kuruluşunun yerine koyun lütfen.

Ülke riski yani CDS primi yüksek olan bir ülkeye mi borç vermeyi tercih ederdiniz yoksa iflas riski düşük olan bir ülkeye mi? Tabii herkes CDS primi düşük olan ülkeye borç verecektir. Bununla beraber, CDS primi yüksek olan ülke gelip sizden ısrarla borç isterse o zaman da bu ülkeye: “o zaman sana yüksek faizle borç veririm” diyeceksinizdir. Doğal olarak ülke riski yani CDS primi düşük olan ülkeye 1 ile sattığınız krediyi, riski ve risk primi yüksek olan ülkeye iki ya da üç ile satacaksınızdır. Yani doğal olarak kredi faizi de yüksek olacaktır. Bu noktadan yola çıkarsak daha önce de belirttiğimiz gibi faizlerin düşmesi enflasyon olduğu kadar risklerimizin yani dertlerimizin de düşmesiyle doğrudan bağlantılıdır. Güncel ülke CDS puanları için tıklayınız.

cds primi oranları

Dünyanın globalleştiği ve dijitalleşmenin hızla yaygınlaştığı günümüzdeki uluslararası finans kuruluşları da haklı olarak tüm dünyada geçerli bir risk ölçü birimi kullanırlar. Her ne kadar rating derecelendirme kuruluşları ülkeleri puanlasalar da kredi temerküz takası çok daha itibarlı bir ölçü birimidir. Bu minvalde CDS primlerinin varlığı birçok ölçüye göre çok daha gerçekçi ve kullanılabilirdir. Ayrıca bu ölçü birimi bütün siyasi etkilerden de bağımsızdır. (Mahfi hocanın konu hakkındaki yazısı için tıklayınız.)

Gelişmekte olan ülkelerde alıştığımız bir durum olan enflasyonist ortam, özellikle pandemiden sonra ertelenen tüketimin artması ve küresel tedarik zincirlerinin aksaması sonrası başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkeler için de ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Merkez Bankaları bu durum karşısında en ciddi araçları olan faizleri kullanmış ve global anlamda faiz oranları yükselmiştir. Faizlerin yükselmesi demek doğal olarak kredi faizi oranlarının da yükselmesi demektir. Bilindiği gibi faizlerin yükselmesi sonrasında da doğal olarak ekonomik aktivite yavaşlamış ve bu sefer de başta resesyon riski olmak üzere ülke ekonomileri durgunluk ve yüksek işsizlik gibi sorunlarla karşılaşmaya başlamıştır.

enflasyon ve riskler arası ilişki

Bu noktada, temel olarak enflasyon ve kredi faizleri arasındaki ilişkiyi maddeler halinde ele alacak olursak;

  • Enflasyon yani fiyatlar genel seviyesindeki artış düzeyi yüksek ise üretim maliyetlerinin artması yoluyla üretici fiyatları endeksi yani ÜFE yine artıp enflasyonu tekrar arttıracaktır. Bu da aynı zamanda kredi faizi oranının da yüksek olması anlamına gelmektedir.
  • Kredi faizlerinden enflasyona doğru tersinden gidecek olursak, kredi faizi düştüğünde tüketiciler harcamaya yüklenecek ve bu da talep enflasyonunu tetikleyecektir.
  • Gelişmiş ülkelerde kredi faizleri bir para politikası aracı olarak kullanılmazken son dönemde özellikle Çin’de konut piyasasını canlandırmak ve gelişmekte olan ülkelerde tüketim temelinde bir ekonomik büyüme sağlamak için kredi faizleri bir araç olarak kullanılmaktadır.

Nihai olarak belirtmek gerekir ki dertlerimiz de çoktur ve dertler ile risk temelli enflasyon oranları da yüksektir. Enflasyon ve riskin yüksek olduğu ortamda kredi faizlerinin düşük olmasını bekleyemeyiz. Demek ki kredi faizi ve enflasyonu düşürmek için önce dertlerimizi yani risklerimizi düşürmemiz gereklidir. Bu noktada da işin siyasi, sosyal, hukuki ve birçok boyutu mevcuttur. Hepimizin buradan üzerimize düşen mesaj ve sorumluluğu alalım der yazıyı burada noktalarız. 🙂

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön