A’dan Z’ye Startup Nedir Rehberi: Yeni bir Macera mı?

Teknoloji haberlerini açtığınızda sürekli havada uçuşan “milyar dolarlık değerlemeler”, garajdan çıkıp dünyayı değiştiren gençler ve o meşhur “Unicorn” hikayeleri… Hepsi kulağa büyüleyici geliyor, değil mi? kariyeryol.com okuru olarak, kariyerinizde bir yol ayrımındaysanız, muhtemelen aklınızdan şu soru geçiyor: “Acaba ben de bir startup‘ta çalışmalı mıyım, yoksa kendi startup’ımı mı kurmalıyım?” Ancak bu ışıltılı dünyanın içine girmeden önce, onun ne olduğunu (ve daha önemlisi ne olmadığını) anlamak hayati önem taşıyor.

Çoğu insan “yeni kurulan her şirketi” startup zanneder. Köşedeki yeni açılan o harika kahve dükkanı bir girişimdir, evet; ama bir startup değildir. Yeni nesil teknolojik girişimler, sadece “işe başlamak” değil, “hızlı büyümek”, “ölçeklenmek” ve çoğu zaman “belirsizlikle dans etmek” demektir. Bu, kurumsal dünyanın gri koridorlarından çok farklı, adrenalini yüksek, kuralları her gün yeniden yazılan bir oyun alanıdır.

Bu rehberde, bu popüler kavramı “sözlük anlamından” çıkarıp, kariyeriniz için ne ifade ettiğine odaklanacağız. Kurumsal hayatla arasındaki uçurumları, startup kültürünün o kendine has (ve bazen delice) dinamiklerini ve bu dünyaya adım atmanın size neler kazandırıp neler kaybettirebileceğini masaya yatıracağız.

startup kurmak

Startup dünyasının en büyük yanlış anlaşılması, “küçük işletme” (KOBİ) ile karıştırılmasıdır. Bir mahalle berberi veya bir avukatlık bürosu açmak, saygıdeğer bir “girişimcilik” örneğidir, ancak teknik olarak bir Startup değildir. Aradaki temel fark “büyüme hızı” ve “ölçeklenebilirlik“tir. Bir restoranın büyümesi için yeni şubeler açması, yeni personel alması ve fiziksel yatırım yapması gerekir; yani büyümesi “doğrusal”dır.

  • Startup’ın DNA’sında ise “üstel büyüme” (exponential growth) vardır. Genellikle teknoloji tabanlı olan bu yapılar, bir yazılım veya platform geliştirir ve bunu bin kişiye satmakla bir milyon kişiye satmak arasında maliyet açısından devasa bir fark oluşmaz. Ürün bir kez üretilir ve sınırsızca çoğaltılabilir. İşte yatırımcıların (Venture Capital) bu tür teknolojik girişimlere aşık olmasının sebebi bu “ölçeklenebilirlik” potansiyelidir.
  • İkinci büyük fark “belirsizlik“tir. Bir KOBİ kurarken iş modeli bellidir; kahve satar, para kazanırsınız. Startup ise, henüz çözülmemiş bir problemi, henüz doğrulanmamış bir iş modeliyle çözmeye çalışır. “İnsanlar buna para ödeyecek mi?” sorusunun cevabı başlangıçta bir muammadır. Bu yüzden bu tür şirketler sürekli “deney yapar”, “pivot eder” (yön değiştirir) ve pazar uyumunu (Product-Market Fit) arar.
startup ekosistemi

Finansman yapısı da tamamen farklıdır. KOBİ’ler genellikle banka kredisi veya kişisel birikimle döner ve ilk günden “kâr etmeyi” hedefler. Startup’lar ise “kâr etmekten” önce “büyümeyi” hedefler. Bu yüzden “yatırım turlarına” (Seed, Seri A, B…) çıkarlar. Yatırımcıdan para alırlar, bu parayı büyümeye harcarlar ve zararına da olsa pazar paylarını artırmaya çalışırlar. Amaç, şirketi sonunda devasa bir değerlemeyle satmak (Exit) veya halka arz etmektir.

Son olarak, vizyon farkı vardır. KOBİ, “yerel” bir ihtiyacı karşılamayı ve sahibine konforlu bir yaşam sunmayı hedefler. Yeni nesil teknolojik girişimler ise “global” bir sorunu çözmeyi ve dünyayı (veya en azından bir sektörü) değiştirmeyi hedefler. Hedef tahtasında “geçinmek” değil, “hakimiyet” vardır. Bu vizyon farkı, günlük çalışma temposundan işe alım kriterlerine kadar her şeyi değiştirir.

girişimcilik nedir

Bir startup ofisine (veya Zoom toplantısına) girdiğinizde, kurumsal hayattan çok farklı bir “hava” solursunuz. Burada hiyerarşi, genellikle “düz”dür. Stajyerin CEO ile aynı masada oturduğu, fikirlerin unvana göre değil “değerine” göre yargılandığı bir ortam vardır. “Kapım herkese açık” lafı burada bir klişe değil, bir zorunluluktur çünkü işler o kadar hızlı değişir ki, bürokrasiye takılacak zaman yoktur.

En belirgin özellik “hız” ve “çeviklik“tir (Agility). Kurumsal bir şirkette bir kararın alınması aylar sürebilir, onlarca imza gerekebilir. Teknolojik girişimler ise sabah konuşulan bir fikir, öğleden sonra hayata geçirilebilir. “Hızlı hata yap, hızlı öğren” mantığı hakimdir. Mükemmelliyetçilik, bu tür girişimlerin düşmanıdır; “yeterince iyi” olanı piyasaya sürüp, gelen geri bildirimle düzeltmek esastır.

Çalışanlardan beklenen en önemli özellik “çok şapkalı” olmalarıdır. Bir gün pazarlama stratejisi kurgularken, ertesi gün müşteri desteği verebilir, hatta ofis mobilyalarını taşıyabilirsiniz. “Bu benim iş tanımımda yok” cümlesi, startup kültüründe en sevilmeyen cümledir. Herkes, geminin yüzmesi için o an ne gerekiyorsa onu yapar. Bu, inanılmaz bir öğrenme fırsatı sunduğu kadar, yorucu da olabilir.

girişimcilik aşamaları

Şeffaflık, kültürün bir diğer parçasıdır. Şirketin ne kadar parası kaldığı, yatırımcı görüşmelerinin nasıl geçtiği veya büyüme rakamları genellikle tüm ekiple paylaşılır. Bu, çalışanlarda bir “sahiplenme” duygusu yaratır. Herkes, yaptığı işin o büyük grafikteki yerini net bir şekilde görür. Kurumsaldaki “çarkın dişlisi” hissi yerine, “motorun parçası” hissi vardır.

Ancak bu kültürün bir de “karanlık” yüzü olabilir: “Hustle Culture” (Sürekli Koşuşturma). Kaynaklar kısıtlı ve zaman az olduğu için, mesai saatleri kavramı silikleşebilir. Tutkuyla çalışmak harikadır ama bu tutku bazen tükenmişliğe (burnout) yol açabilir. Teknolojik girişimlerin kültürü, yüksek enerji ister ve bu enerjiyi korumak, bu ortamda hayatta kalmanın en kritik becerisidir.

girişimcilik ekosistemi

Kariyerinizin başında veya ortasında bir startup’a geçmek, “hızlandırılmış bir MBA programı” gibidir. Kurumsal bir şirkette 3-4 yılda edineceğiniz deneyimi, sorumluluğu ve kriz yönetimi becerisini, bir startup’ta 1 yılda edinebilirsiniz. Çünkü süreçler oturmamıştır ve siz o süreçleri “inşa eden” kişi olursunuz. Bu, CV‘niz için muazzam bir “problem çözücü” yetkinliği sağlar.

Etki alanınız çok geniştir. Büyük bir şirkette yaptığınız işin sonucunu aylar sonra görebilirken, teknolojik girişimde yazdığınız bir kodun veya attığınız bir e-postanın şirketin kaderini o gün değiştirdiğini görebilirsiniz. “Benim sayemde oldu” diyebileceğiniz somut başarı hikayeleri biriktirirsiniz. Bu tatmin duygusu, birçok profesyoneli bu dünyaya çeken ana mıknatıstır.

Finansal açıdan ise durum “yüksek risk, yüksek ödül” denklemidir. Startup’lar genellikle kurumsallar kadar yüksek maaşlar ve yan haklar (özel sağlık sigortası, araba vb.) veremeyebilir. Ancak masaya koydukları koz “Hisse Opsiyonları”dır. Eğer şirket başarılı olur ve “Exit” yaparsa, o küçük hisseler size hayatınızı değiştirecek paralar kazandırabilir. Tabii şirketin batma ihtimali de her zaman masadadır.

startup nedir

İş güvenliği (Job Security) kavramı burada farklı işler. Şirket 6 ay sonra fon bulamazsa kapanabilir. Bu bir risktir. Ancak yeni nesil teknolojik girişim dünyasında “güvenlik”, şirketin devamlılığından değil, sizin “becerilerinizin” güncelliğinden gelir. Startup’ta kazandığınız o “adaptasyon” ve “girişimci zihniyet”, sizi piyasada her zaman aranan bir eleman yapar. Şirket batsa bile, siz “savaş gazisi” olarak değerlenirsiniz.

Sonuç olarak, startup kariyeri, “konfor” arayanlar için değil, “gelişim” arayanlar içindir. Eğer belirsizlikle başa çıkamıyorsanız, bu sizi strese sokar. Ancak kendi sınırlarınızı zorlamayı ve potansiyelinizi keşfetmeyi istiyorsanız, burası sizin için en iyi oyun alanıdır.

Unicorn ve Seri Girişimci: Girişimcilik Ekosistemi

Bu dünyaya adım attığınızda, kendinizi yabancı bir dilin konuşulduğu bir ülkede gibi hissedebilirsiniz. Startup ekosistemi kendi jargonuna sahiptir ve bu terimleri bilmek, “içeriden” biri gibi görünmenin ilk kuralıdır.

  • En popüler terim kuşkusuz “Unicorn“dur. Değerlemesi 1 milyar doları aşan startup’lara bu mitolojik isim verilir. Eğer 10 milyar doları aşarsa “Decacorn” olur. Bunlar, ekosistemin rock yıldızlarıdır.
  • MVP” (Minimum Viable Product – Minimum Uygulanabilir Ürün) terimini sıkça duyarsınız. Bu, “ürünün en basit, en ham ama çalışır hali” demektir. Aylar harcayıp mükemmel bir ürün yapmak yerine, MVP’yi çıkarıp pazarın tepkisini ölçmek esastır. Bu, kaynak israfını önleyen en temel stratejidir.
  • Bootstrapping“, bir yatırımcıdan para almadan, kurucuların kendi ceplerinden veya şirketin kendi gelirleriyle büyümesi demektir. “Kendi yağında kavrulmak” olarak özetlenebilir. Yatırımcı baskısı yoktur ama büyüme daha yavaş olabilir. Tam tersi durumda ise “Venture Capital” (Risk Sermayesi) ve “Angel Investor” (Melek Yatırımcı) devreye girer; bunlar şirkete “yakıt” (para) sağlayan aktörlerdir.
  • Pivot“, işler beklendiği gibi gitmediğinde yapılan stratejik dönüşümdür. Örneğin, Instagram’ın ilk başta bir “check-in” uygulaması olup, sonra sadece “fotoğraf” özelliğine odaklanması (pivot etmesi) gibi. Pivot, bir başarısızlık değil, bir “uyanış” ve “uyum sağlama” göstergesidir.
  • Son olarak “Seri Girişimci” kavramı vardır. Bu kişiler bir startup kurar, büyütür, satar (Exit eder) ve durup dinlenmek yerine hemen yeni bir girişim kurarlar. Onlar için bu süreç bir iş değil, bir yaşam tarzı, bir tutkudur. Bu terimlere hakim olmak, mülakatlarda veya networking etkinliklerinde dilinizi ve vizyonunuzu güçlendirir.
startup nasıl kurulur

Sonuç: Teknolojik Girişimlerin Önemi Nedir?

Yeni nesil teknolojik girişimler, sadece bir iş yeri değil, bir “hızlandırma laboratuvarı”dır. kariyeryol.com olarak biliyoruz ki, bu dünya herkes için uygun olmayabilir. Eğer düzeni, netliği ve garantiyi seviyorsanız, bu tür teknolojik girişimler sizi yorabilir. Ancak kariyerinizde “direksiyonun başına geçmek”, sınırlarınızı zorlamak ve “sıfırdan bir şey inşa etmenin” hazzını yaşamak istiyorsanız, startup ekosistemi size eşsiz fırsatlar sunar.

Kurumsal hayat size “nasıl yönetileceğinizi” öğretir; teknolojik girişim dünyası ise size “nasıl inşa edeceğinizi” öğretir.

Kariyerinizin hangi aşamasında olursanız olun, bu zihniyeti anlamak, sizi geleceğin iş dünyasına hazırlar. Belki bir teknolojik girişimde çalışırsınız, belki kendi startup’ınızı kurarsınız, belki de kurumsal şirketinizde bir “girişimci gibi” (kurum içi girişimci) çalışırsınız. Önemli olan, o “etki yaratma” ateşini içinizde yakmaktır.

Yorum yapın