İçindekiler
Barajlardaki doluluk oranı yüzde 15’lere düştü… Acaba bu yaz susuz mu kalacağız? Alanya’da ters hortum görüldü… İstanbul’da fırtınalarda evlerin çatıları uçtu… Öte yandan dünya liderleri COP30 konferansları serisi kapsamında Brezilya Amazonlarında bir araya geliyorlar.
Son yıllarda “iklim krizi”, “küresel ısınma” gibi kelimeler hayatımızın daha da içine girdi, değil mi? Özellikle yazlar daha sıcak, kışlar daha bir tuhaf… İşte tüm dünya bu büyük sorunla başa çıkmak için her yıl bir araya geliyor. Bu buluşmaların en büyüğü ve en önemlisi ise her yıl farklı bir şehirde düzenlenen “Taraflar Konferansı”, yani kısaca COP (Conference of the Parties). Bu yılki, yani 2025’teki durak ise çok özel bir yer: Brezilya’nın Amazon bölgesindeki Belém şehri! İşte bu büyük buluşmaya COP30 adını veriyoruz. Peki, nedir bu COP’lar, neden bu kadar önemliler ve özellikle COP30’da bizi neler bekliyor? Gelin, bu dev zirveyi ve geleceğimizi ilgilendiren konuları birlikte, en anlaşılır ve samimi haliyle mercek altına alalım. Hazırsanız, başlıyoruz!
“Tarafların Konferansı” – “Conference of Parties” (COP) anlamına gelen ve yıllık olarak toplanan iklim değişikliği konferansı bu yıl Belém şehrinde düzenlenmektedir.

Bu konu yeşil enerji ve dönüşüm konusuyla birlikte çok popüler bir konu haline gelmiştir ve kariyer yönetimi ile kişisel gelişim bağlamında en azından bu konu hakkında fikir sahibi olmamız önemlidir.
COP Nedir, Neden Her Yıl Toplanıyorlar?
Dünyanın İklim Zirvesi: COP, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında toplanan ülkelerin (yani “Tarafların”) her yıl yaptığı büyük bir toplantıdır. Bu zirvelerde, küresel iklim krizine karşı atılacak adımlar, hedefler ve politikalar müzakere edilir. Düşünsenize, neredeyse tüm ülkelerin temsilcileri, bilim insanları, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası bir araya gelip ortak bir sorun için çözüm arıyor. Bu, gerçekten de gezegenimizin yıllık check-up’ı gibi bir şey!
Küresel Soruna Küresel Çözüm: İklim değişikliği sınır tanımayan bir sorun. Bir ülkenin saldığı sera gazı tüm dünyayı etkiliyor. Bu yüzden hiçbir ülke tek başına bu krizle mücadele edemez. COP toplantıları, ülkelerin birlikte hareket etmesi, ortak hedefler belirlemesi ve birbirlerine destek olması için en önemli platformdur. Paris Anlaşması gibi iklim mücadelesinin mihenk taşları işte bu COP’larda müzakere edildi ve karara bağlandı.
Katılımcıların Çeşitliliği: COP zirveleri sadece devlet başkanlarından veya bakanlardan oluşmaz. Bilim insanları en güncel verileri sunar, sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ülkeler üzerinde baskı kurar ve farkındalık yaratır, iş dünyası kendi çözümlerini ve taahhütlerini açıklar, yerli halklar ve gençler kendi bakış açılarını ve taleplerini dile getirir. Bu devasa ekosistem, müzakerelerin daha kapsayıcı (veya en azından daha çok sesli) olmasını sağlamaya çalışır.
Pazarlıklar, Hedefler, Finansman: COP’larda masada pek çok konu vardır. Ülkelerin ne kadar sera gazı azaltacağı (emisyon hedefleri), bu hedeflere ulaşmak için neler yapılacağı, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele etmesi için zengin ülkelerden nasıl finansman (para) ve teknoloji desteği alacağı, iklim değişikliğinin kaçınılmaz etkilerine (kuraklık, seller vb.) nasıl uyum sağlanacağı gibi konular çetin pazarlıklara sahne olur.
İklim Krizi, Paris ve Kyoto Antlaşmaları
Temelini 1994 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçevesi Sözleşmesinden alan COP görüşmelerinin ilki 1995 yılında Almanya’da sözleşmeye imza atan ülkeler arasında düzenlenmiş ve sonrasında globale yayılmıştır. Ayrıca bu kapsamda 1997 yılında KYOTO protokolü kapsamında imza atan ülkelerin doğal iklimle insanların kendi müdahalesini minimuma indirerek sera gazı ve emisyonu azaltmayı taahhüt ettikleri uluslararası bir protokol ya da antlaşmadır.

Öte yandan yine iklim krizi ile mücadele kapsamında 2015 yılında Paris’te COP21 görüşmeleri esnasında gündeme gelerek imzalanmıştır. Paris İklim Antlaşmasına imza atan ülkeler küresel ısınmayı engellemek adına globalde sıcaklık artışını 2 derece ile sınırlamayı sağlayacak önlemleri almayı taahhüt etmişlerdir. Bu bağlamda karbon emisyonlarını azaltmayı da doğal olarak taahhüt etmişlerdir. İşte COP28 bu antlaşma ve çabaların bir devamı niteliğindedir.
COP30 Nerede ve Ne Zaman? Belém’in Önemi Ne?
Amazon’un Kalbinde Bir Zirve: 30. Taraflar Konferansı, yani COP30, Kasım 2025’te Brezilya’nın kuzeyindeki Belém şehrinde yapılacak. Bu şehrin seçilmiş olması çok anlamlı, çünkü Belém, dünyanın en büyük yağmur ormanlarından biri olan Amazon Havzası’nın giriş kapılarından biri sayılır. Yani zirve, iklim krizinin en çok hissedildiği ve çözümün en kritik parçalarından biri olan bir bölgede gerçekleşecek.
Doğa ve Orman Vurgusu: Belém’in ev sahipliği yapmasıyla birlikte, COP30’un ana temalarından birinin doğanın, ormanların ve biyoçeşitliliğin iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolü olması bekleniyor. Amazon Yağmur Ormanları, milyarlarca ton karbon depolayarak dünyanın “akciğerleri” görevini görüyor. Ormansızlaşmayla mücadele, ormanların korunması ve restorasyonu gibi konular zirvenin en sıcak başlıklarından olacak.
Brezilya’nın Rolü ve Perspektifi: Brezilya, hem büyük bir tarım ve enerji ülkesi hem de devasa ormanlara sahip bir ülke olarak iklim müzakerelerinde kendine özgü bir yere sahip. Gelişmekte olan bir ülke olarak finansman ve teknoloji transferi taleplerini güçlü bir şekilde dile getirecektir. Aynı zamanda ormanları koruma konusunda geçmişte zorluklar yaşamış olması da kendi içinde dinamikler yaratıyor.
Yerli Halklar ve Biyolojik Çeşitlilik: Amazon bölgesinde yaşayan yerli halklar, ormanları koruma konusunda binlerce yıllık bilgiye sahipler. COP30’un, yerli halkların haklarını, bilgilerini ve iklim çözümlerindeki kritik rollerini daha fazla vurgulaması bekleniyor. Ayrıca, iklim krizi ile biyoçeşitlilik kaybının ne kadar bağlantılı sorunlar olduğu da Belém’de çok daha somut bir şekilde konuşulacaktır.

COP30’da Masadaki Sıcak Konular Neler Olacak?
Emisyon Hedeflerinin Güçlendirilmesi: Ülkelerin Paris Anlaşması kapsamında verdikleri emisyon azaltma sözleri (Ulusal Katkı Beyanları – NDC’ler) şu anki haliyle küresel ısınmayı 1.5 dereceyle sınırlamak için yetersiz kalıyor. COP30’da ülkeler üzerinde, hedeflerini daha iddialı hale getirmeleri için büyük baskı olacak. Özellikle büyük ekonomilerin yeni ve daha güçlü sözler vermesi bekleniyor.
İklim Finansmanı Meselesi: Gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliğiyle mücadele (sera gazı azaltımı) ve uyum (etkilere karşı dirençli olma) için yılda 100 milyar dolar finansman sağlama sözü tam olarak yerine getirilemedi. COP30’da bu hedefin aşılması ve 2025 sonrası için çok daha büyük finansman taahhütlerinin alınması gerekiyor. Kimin ne kadar katkı yapacağı en zorlu pazarlıklardan biri olacak.
Kayıp ve Zarar Fonu: İklim değişikliğinin etkilerinden (aşırı hava olayları, deniz seviyesi yükselmesi vb.) en çok etkilenen, ancak krize en az katkısı olan savunmasız ülkelerin durumu COP’ların giderek daha önemli bir gündemi. COP28’de kurulan Kayıp ve Zarar fonunun nasıl işleyeceği, kimin para vereceği ve kimin alacağı gibi detaylar Belém’de netleşmeye çalışılacak. Bu, küresel adalet açısından hassas bir konu.
Ormanlar ve Arazi Kullanımı: Brezilya’nın ev sahipliği yapmasıyla ormanlar ve arazi kullanımından kaynaklanan emisyonlar zirvenin odağında olacak. Ormansızlaşmayı durdurma, bozulan arazileri restore etme, sürdürülebilir tarım uygulamaları gibi konular, somut eylem planlarına dönüştürülmeye çalışılacak. Bu, sadece karbonu hapsetmekle kalmayacak, aynı zamanda biyoçeşitliliği korumak için de hayati önem taşıyor.
COP30 İklim Zirvesinin gündeminde olan konular genel olarak:
- Global anlamda COP29’dan sonra gelişen olaylar ve genel bir durum değerlendirmesi
- Enerji verimliliğinin arttırılarak karbon tutma teknolojileri hakkındaki son gelişmeler
- İklim değişikliğinin finansmanı konusunda görüşmeler,
- Konferansa tüm ülkelerden adil bir katılımı sağlayabilmek,
- İklim krizi kapsamında fosil yakıtlarının tamamen kullanımdan kaldırılması ya da kullanımının minimuma indirilmesi hususu,
- Küresel ısınmanın 1.5 derecede tutmanın sağlanmaya çalışması,
- Sera gazlarının yayılımının engellenmesi,

COP30, Kasım 2025’te Belém’de sadece devlet başkanlarının veya delegelerin bir araya geldiği teknik bir toplantıdan çok daha fazlası olacak. Gezegenimizin geleceğini, bizim ve gelecek nesillerin nasıl bir dünyada yaşayacağını etkileyen kritik kararların alınmaya çalışılacağı bir platform. Amazon’un kalbinde yapılıyor olması, doğanın ve ormanların iklim krizindeki vazgeçilmez rolünü tüm dünyaya bir kez daha hatırlatacak. Bu büyük zirvenin gündemini takip etmek, alınan kararları anlamak ve kendi hayatımızda atabileceğimiz adımları düşünmek hepimizin sorumluluğu. Unutmayalım, iklim kriziyle mücadelede atılacak her küçük adım, COP30’dan çıkacak her olumlu karar, hepimizin geleceği için büyük önem taşıyor. Umut dolu bir COP30 ve iklim için harekete geçtiğimiz bir dünya dileğiyle!
Türkiye açısından konuya bakacak olursak, son dönemde artan sıcaklıklar, yazın beklenmedik anlarda birden bastıran yağışlar dikkat çekmektedir. Yani biz doğanın ayarlarıyla oynar ve bozarsak, doğa da bize yanıtını verecektir. Bu bağlamda, Noah Harari‘ye kulak verelim: “Global sorunlara global işbirliğiyle çözüm bulmamız gerekir.” Bu anlayışla COP30 (resmi sitesi için tıklayınız) ve global işbirliğine ülke ve millet olarak destek vermeliyiz.