versay antlaşması
İçindekiler
2. Dünya Savaşı dendiği zaman herkesin aklına yüz milyona yakın insanın öldüğü vahşi bir global harp gelir. Buna ek olarak büyük savaşın nedeni olarak da Hitler’in Sovyetler ile anlaşıp batıdan Polonya’yı işgal etmesi bilinmektedir. Peki, gerçekten öyle mi? Yoksa bir kısım tarihçinin de ara ara belirttiği gibi orantısız bir cezalandırma şekli olan Versay Antlaşması bu savaşın kök ve gerçek nedeni olabilir mi? Öyle ya, bir ülkenin milli onurunu aşağılayıp ona altından kalkması zor olan mali koşulları dayatırsanız içinden Nazizm gibi marjinal akımların çıkmasını beklemeniz gerekecektir.
İnsanlar, bu tür ortamlarda genelde uç fikirlere bağlanma eğilimi gösterirler. Döneminde Almanya’sında da bu uç fikrin en büyük temsilcisi A.Hitler iktidara gelip dünyayı büyük bir çatışma ortamına sokmuştur.
Bu kapsamda, dünyayı böylesine büyük bir ateş çemberinin içine sokan savaşın asıl nedenlerinden biri olan Versay Antlaşmasını tahlil edeceğiz. Savaş suçlusu olma, büyük tazminat ödeme ve ordunun sınırlanması gibi aşırı koşullar içeren bu antlaşma, bir anlamda dönemin Almanya’sı için intihar etmek demekti. Bu bağlamda, Paris Barış Konferansı ve bu antlaşmayı kısaca gözden geçirip en önemli maddelerini tarafsız ve kısaca analiz edeceğiz.
Fransızlar için büyük bir yenilgi olan 1871’deki Alman-Fransız savaşının barış antlaşması da Versay’da imzalanmıştı desek ne derdiniz? Yani Alman Birliğinin sağlandığı ve Fransa’nın hegemonyasının büyük darbe aldığı antlaşmanın imzalandığı yerde Almanya’nın büyük darbe aldığı Versay Antlaşması imzalanmış olması Fransız intikamı kokuyor. Bu antlaşma sonrasında Alman imparatorluğunun yıkıldığını ve yerine Weimar Cumhuriyetinin kurulduğunu söylersek şimdiden şartların ne kadar ağır olduğunu anlarız. Yani, devletlerin de tıpkı insanlar gibi hafızaları ve duyguları vardır. Bu duyguları çok incitirseniz günü geldiğinde hafızaları çalışacak ve karşınıza geçmişte yaptıklarınızı çıkaracaklardır.
İşte bu noktada 1871 barış antlaşmasında Fransız toprağı olan Alsas-Loren bölgesini Almanların ele geçirmelerini de Fransızlar unutmamıştır. 1919 Versay Antlaşmasının maddelerinden biri de bu bölgenin Fransızlara geri verilmesidir.
Bu kısa ön bilgiyi verdikten sonra Versay Antlaşmasının en temel öneminin 1.Dünya Savaşı’nı bitiren Paris Barış Konferansının en önemli antlaşmalarından biri olduğunu belirtmek isteriz. Dönemin galibi itilaf devletleri, savaşı kaybeden her ülkeyle ayrı antlaşmalar imzalamışlardır. Bu bağlamda, diğer kaybedenler Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Saint Germain ve Osmanlı İmparatorluğuyla da Sevr Antlaşmaları imzalanmıştır. Bununla birlikte bu antlaşmanın birçok tarihçi tarafından kabul edilen ve resmi tarihte pek belirtilmeyen bir başka önemi de 2.Dünya Savaşının en önemli nedenlerinden birisi olmasıdır.
Yani Versay, hem finansal, hem siyasi hem de sosyolojik olarak o kadar ağır şartlara sahiptir ki; yeni bir savaşa neden olmaması neredeyse imkânsızdır.
Bu antlaşmanın taraflarından biri her ne kadar Almanya olsa da Barış Konferansı görüşmelerine Almanlar davet edilmemiştir. Bu da tarihi olarak pek bilinmeyen bir gerçektir. Maddeler büyük dörtlü denen ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından hazırlanmış ve Almanya’ya imzalaması için dayatılarak belirli bir süre verilmiştir. Bu süre sonunda da maddeler kabul edilmezse kendilerine ülkelerinin işgal edileceği bildirilmiştir. Bu işgal veya ani bir Bolşevik devriminden korkan şansölye Hermann Müller bu ağır antlaşmayı imzalamak zorunda kalmıştır. O dönemde birçok Avrupa ülkesi kısa süre önce Rusya’da gerçekleşen Komünist devrimden etkilenmiş ve devrim korkusu yaşamışlardır.
Bu arada Ekim Devriminden sonra kurulan Bolşevik hükümetinin savaştan çekilmesi nedeniyle Rusların barış görüşmelerinde taraf olmadığını ve bu görüşmelere katılmadığını belirtelim. Ayrıca, her ne kadar aynı tarafta olsalar da büyük dörtlünün her birinin barış konferansında farklı amaç ve beklentileri vardı. ABD, Woodrow Wilson önderliğinde ılımlı bir antlaşmadan yanaydı. Almanya’nın savaş suçlusu ilan edilmesini istemiyorlardı. Onların üretimi için orası hala ciddi bir pazardı ve ekonomik yıkıma uğramasını istemiyorlardı.
Öte yandan Clemenceau önderliğindeki Fransa ise tamamen intikam peşindeydi. Almanların ekonomik, siyasal ve sosyal olarak mümkün olduğunca yıpranmasını istiyorlardı.
Gün gelip de güçlenip tekrar kendilerine saldırmasını istemiyorlardı. Kendilerine göre haklıydılar çünkü Alman işgali sırasında Fransa harap olmuştu. Lloyd George önderliğindeki İngilizler tam ortadaydı. Yani, ne Almanya’nın tamamen çökmesini ne de hala güçlü kalmasını istiyorlardı. Sonuçta büyük nüfusuyla oldukça önemli bir pazar olan panzerler, İngilizlerin mallarını satacak kadar ekonomik güce sahip olmalıydı. Bununla birlikte 1914’ten öncesinde oldukları kadar güçlü bir ülke olarak imparatorluk emellerine sahip olmamalıydılar.
Ayrıca Fransızlar, Almanlarla aralarında kalan Rhineland bölgesini de tampon olarak belirleyip bu bölgenin tamamen silahtan arındırılmasını istiyorlardı. Amerika da ayrıca Almanların ekonomik olarak bir an önce toparlanmasını istiyordu. Buna ek olarak, diğer galip devletlerin aksine ABD, bugünün Birleşmiş Milletlerinin temeli olan Milletler Cemiyetine Almanya’yı üye olarak almak istiyordu. Bu arada kuruluş aşamasında bu cemiyetin amacının gelecek savaşları ve ülkeler arası çatışmaları engellemek olduğunu da belirtelim.
Unutmayalım ki bu savaştan ABD güçlenerek çıkmış ve Wilson’un meşhur 14 prensibi (Wilson Prensipleri) de dünyada büyük bir heyecan yaratmıştır. Özellikle ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı (self-determination) bu maddelerden en önemlisidir.
İşte bu şartlar ve bakış açılarıyla görüşmeler başladı. Bu noktada belirtmek gerekir ki; görüşmeler devam ederken İngilizler adına görüşmelerde bulunan ünlü iktisatçı Keynes bunun bir barış anlaşmasından ziyade, çok değil 20 sene sonra dünyada yine bir savaşa neden olacak bir savaş nedeni olacağını belirtip görüşmelerdeki görevinden istifa etmiştir.
Siyasi maddelerin en sorunlusu ve yıkıcısı 231.madde olarak da bilinen “savaş suçu” maddesidir. Almanlar bu maddeyi uzun süre kabul etmemişlerdir. Öte yandan galip devletler her maddenin kabul edilmesi gerektiğini yoksa ülkelerini tamamen işgal edeceklerini belirtince bu maddeyi de kabul etmek zorunda kalmışlardır. Savaş suçlusu olmak demek birçok yıkıcı maddeyi de kabul etmek demekti. İşte Keynes ve Amerikalılar bu tür maddelere karşıydılar.
En önemli Versay Antlaşması maddelerini kısaca özetlemek gerekirse;
Bu antlaşma sonrasında Alman halkı kendini tamamen aşağılanmış hissetmiştir. İmparatorlukları yıkılıp yerine Weimar Cumhuriyeti kurulmuştur. Onuru kırılan Almanlar bunun üzerine 1929 ekonomik buhranı da eklenince Adolf Hitler gibi marjinal ırkçı söylemlere meyilli hale gelmişlerdir. En net sonuç olarak birçok tarihçinin de belirttiği gibi 2.Dünya Savaşının başlamasını belirtebiliriz. Buna ek olarak şartlar o kadar ağırdı ki insanlar savaşın sahada değil masa başında kaybedildiğini düşünmeye başlamışlardır. Hatta ülkede yaşayan Yahudiler ve generallerin kendilerini sırtından bıçaklayarak savaşın kaybedilmesine neden olduklarını düşünmeleri yine uç fikirlerin kendilerine taraftar bulmalarına neden olmuştur.
Nihai olarak belirtmek gerekir ki Versay Antlaşması galip devletler açısından intikam ve kin dolu bir antlaşma olup ağırlıklı olarak Fransa istediklerini almıştır. Öte yandan, Almanlar için onur kırıcı olan bu süreç onların da Fransız nefretini körüklemiş ve hatta 2.Dünya Savaşında Fransa’nın işgalini genel olarak Almanlar arasında meşru kılmıştır.
Yukarıda da detaylarını verdiğimiz maddeleri sonuçları açısından kategorize edersek:
Bu arada görüşmelerde birebir bulunup sonrasında istifa eden John Maynard Keynes’in “Barışın Ekonomik Sonuçları” adında 1919 yılında kaleme aldığı eser bu antlaşmanın ruhunu ve detaylarını anlamak adına çok önemli bir kaynaktır. Süreci bu kitaptan da okumak konuya ilgi duyanların bilgisini artıracaktır.
Globalleşme ve dijitalleşen dünya hayatımıza çok yeni mesleklerle birlikte farklı tanımları da soktu. Bunlardan bazıları…
Globalleşmenin teknolojiyle birlikte zirveye çıktığı günümüzde dijitalleşmenin de günlük yaşantımızın her yanını sardığını hepimiz kabul…
Kabul edelim ki; telefonlarımızı elimizden düşürmediğimiz, günümüzün büyük bir kısmını Instagram'da kaydırarak, Twitter'da gündemi takip…
Hatırlayacağımız üzere bütün dünyayı sarsan pandemi süreci ve sonrasında herkes eve kapanınca e-ticarette büyük bir…
Hatırlayacak olursanız milenyumdan yıllardan önce Amiga 500 tipi oyun bilgisayarcıklarına disketler takar oyunlar oynardık. O…
Borçlar... Bu tek bir adet kelimedir evet… Lakin bu kimimiz için sadece bir kelimeyken, kimimiz…