Resesyon Nedir? Kariyeriniz İçin Bir Fırsat Olabilir mi?

Son zamanlarda medyada, iş toplantılarında veya kahve molalarında o malum kelimeyi daha sık duyar olduk: “Resesyon“. Bu kelime tek başına bile birçoğumuzun midesine kramp girmesine, “Acaba işim ne olacak?” kaygısına kapılmasına yetiyor. kariyeryol.com olarak biliyoruz ki, belirsizlik kariyer yolculuğumuzdaki en büyük stres kaynağıdır. Ancak biz bu platformda korkularımızı değil, stratejilerimizi konuşuruz. Resesyon bir fırtınaysa, o fırtınada sığınak aramak yerine nasıl “rüzgar sörfü” yapabileceğimizi anlamamız gerekir.

Bu rehberde, bu korkutucu kelimenin altını açacak, ne olduğunu, kariyerimizi nasıl etkileyeceğini ve en önemlisi, bu dönemi panikle değil akıllıca bir hazırlıkla nasıl atlatacağımızı, hatta bir fırsata çevireceğimizi konuşacağız.

resesyon nedir

Teknik Ama Sıkıcı Değil: Resesyon Tam Olarak Nedir?

Resesyon, en basit tabiriyle ekonominin “frene basması” veya “küçülmesi” demektir. Tıpkı bir şirketin büyümesinin durup küçülmeye başlaması gibi, bir ülke ekonomisi de duraksadığında teknik olarak resesyona girmiş olur. Ekonomistler bunu, “iki çeyrek üst üste negatif büyüme” olarak tanımlar.

Peki bu ne demek? Bir ülkenin ekonomik aktivitesinin toplam ölçüsü olan GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) artmak yerine azalmaya başlar. Yani, ülkede daha az mal üretilir, daha az hizmet satılır ve genel olarak para “dönmemeye” başlar.

Bu frenin birçok nedeni olabilir. Bazen enflasyon o kadar yükselir ki, merkez bankaları insanları harcamaktan caydırmak için faiz oranlarını sert bir şekilde artırır. Bu durum, kredileri pahalı hale getirir ve şirketlerin yatırım yapmasını, insanların ev almasını zorlaştırır. Bazen de global bir kriz, bir salgın veya büyük bir finansal çöküş bu yavaşlamayı tetikler.

resesyon ne

Bizim için, yani profesyoneller ve çalışanlar için bu teknik tanımların bir önemi yok. Bizim için resesyonun tek bir anlamı vardır: İşlerin zorlaşması. Şirketler daha az harcamaya, daha az işe alım yapmaya ve ne yazık ki, bütçeleri denkleştirmek için “küçülmeye” başlar.

Ancak unutmayın, ekonomiler doğası gereği döngüseldir. Tıpkı mevsimler gibi; bahar ve yaz (büyüme) olduğu gibi, sonbahar ve kış (durgunluk) da vardır. Önemli olan, kışa hazırlıksız yakalanmamaktır. Resesyon bir son değil, döngünün bir parçasıdır.

Sinyaller: Resesyonun Ayak Seslerini Nasıl Duyarsınız?

Resesyon genellikle bir sabah “Merhaba, ben geldim!” demez; yavaş yavaş, sinyaller vererek yaklaşır. Bir kariyeryol.com okuru olarak, bu sinyalleri okuyabilmek, size proaktif olma şansı verir. Gözünüzü dört açmanız gereken yer, haber bültenlerinden çok, kendi şirketinizin içi ve sektörünüzdür.

  • İlk sinyal genellikle “işe alımların yavaşlaması” veya “dondurulması”dır. Şirket yönetimi, “Mevcut kadroyu koruyalım”, “Yeni pozisyon açmayalım” veya “Tasarruf tedbirleri” gibi e-postalar atmaya başladıysa, bu bir uyarıdır. Bu, yönetimin “kötü günlere” hazırlandığını gösterir.
  • İkinci ve daha net sinyal, müşteriler ve projeler tarafında gelir. “Müşteriler bütçeleri kıstı”, “O büyük proje gelecek çeyreğe ertelendi”, “Satış hedefleri tutmuyor” gibi cümleler, talebin yani paranın yavaşladığını gösterir. Bu, doğrudan bir ekonomik durgunluk işaretidir.
resesyon ne demek
  • Üçüncü sinyal, “giderlerin” mercek altına alınmasıdır. Eğitim bütçeleri, seyahat masrafları, dışarıdan alınan danışmanlık hizmetleri… Bunlar bir şirketin ilk kestiği “lüksler”dir. Eğer bedava kahveniz veya ofisteki atıştırmalıklar birden ortadan kalkıyorsa, bu sadece küçük bir kesinti değil, daha büyük bir fırtınanın habercisi olabilir.

Gelelim en can alıcı soruya: Resesyon olduğunda kimler işini kaybeder? Bu dönemin en acı gerçeği, şirketlerin küçülmeye gitmesi ve bunun sonucunda artan işsizliktir. Şirketler, kârlılıklarını korumak için maliyetleri kısmak zorundadır ve en büyük maliyet kalemi genellikle çalışan maaşlarıdır.

Peki, hangi dallar önce budanır? Genellikle şirketin “ana gelirine” doğrudan katkı sağlamayan, “olsa iyi olur” (nice-to-have) olarak görülen roller veya departmanlar risk altındadır. Performansı düşük olanlar, “şirketin vazgeçilmezi” olmayanlar ve becerileri güncelliğini yitirmiş olanlar, ne yazık ki listenin başına yerleşir.

İşte tam bu noktada, kariyerinizi bir Resesyon testi yapmanız gerekiyor. Kendinize dürüstçe sorun: “Benim yaptığım iş, şirketin para kazanmasına veya para biriktirmesine (verimlilik) ne kadar doğrudan katkı sağlıyor?” Eğer cevabınız “Çok değil” ise, alarm zilleri çalıyor demektir.

ekonomik daralma nedir

Bu dönemler, “vazgeçilmez” olmanın (Seth Godin’in deyimiyle “Linchpin” olmanın) önemini ortaya çıkarır. Sadece işinizi “iyi” yapmak yetmez. Yaptığınız işin “değerini” görünür kılmanız gerekir. Yaptığınız bir projenin şirkete ne kadar kazandırdığını veya ne kadar maliyet tasarrufu sağladığını yöneticinizle paylaşın. Şirketin en büyük sorununa çözüm üreten kişi siz olun.

Bu dönem, kendinizi acımasızca değerlendirme zamanıdır. “Şu an işten çıkarılsam, piyasada ne kadarım?”, “Becerilerim taze mi?”. Cevaplar hoşunuza gitmiyorsa, hemen bir sonraki başlığa, yani hazırlık aşamasına geçmeniz gerekiyor.

Antifragile Olmak: Resesyona Hazırlık ve Fırsatlar

Nassim Taleb’in harika bir kavramı vardır: “Antifragile” (Kırılgan Karşıtı). Kırılgan olan şey, darbe aldığında parçalanır (cam). Dirençli olan, darbe aldığında aynı kalır (taş). Antifragile olan ise, darbe aldıkça, strese girdikçe daha da güçlenir (insan bağışıklık sistemi gibi). Amacımız, resesyon karşısında “Antifragile” bir kariyer inşa etmektir.

  • Bunun ilk adımı finansaldır: Acil Durum Fonu. İşinizi kaybetseniz bile sizi en az 3, ideali 6 ay idare edecek bir birikiminiz olmalı. Bu fon, size panikle ilk bulduğunuz işe girmek yerine, “seçme şansı” ve “pazarlık gücü” verir. Kemer sıkma zamanı, maaşınız varken başlamalıdır.
  • İkinci adım: Beceri Güncellemesi (Upskilling). İşten çıkarmaların olduğu bir yerde, işe alımlar neden devam eder? Çünkü şirketler “eski” becerileri atıp, “yeni” becerileri almak ister. Sektörünüzde şu an en çok hangi beceriler aranıyor? Veri analizi mi, yapay zeka kullanımı mı, dijital pazarlama mı? O beceriyi öğrenmek için en doğru zaman, işinize en çok ihtiyaç duyduğunuz zamandır.
ekonomik daralma ne demek
  • Üçüncü adım: Network’ünüzü Isıtın. Çoğu insan sadece iş ararken networkingi hatırlar. Bu, en büyük hatadır. Şimdi, işe ihtiyacınız yokken, eski bağlantılarınıza “Merhaba, nasılsın? Sektörde neler oluyor?” diye mesaj atın. Yardım edin, değer katın. İhtiyacınız olduğunda o köprüler çoktan sıcak ve hazır olacaktır.
  • Dördüncü adım: Ek Gelir Akışları (Side Hustle). Tek bir maaşa bağımlı olmak, tek bacak üzerinde durmaktır. En ufak bir sarsıntıda devrilirsiniz. Uzmanlığınızı kullanarak (freelance danışmanlık, eğitim vb.) küçük de olsa ikinci bir gelir kapısı aralamak, size inanılmaz bir psikolojik ve finansal güç verir.

Sonuç: Resesyon ve Kariyer Yolunda Önemi

  • Beşinci adım: Fırsatı Görün. Krizler, varlıkların (hisse senetleri, gayrimenkul) ucuzladığı zamanlardır. Eğer nakitiniz varsa, bu dönemler yatırım yapmak için en iyi zamanlardır. Aynı zamanda, büyük şirketler küçülürken, pazardaki boşlukları gören çevik start-up’lar ve girişimciler için de büyük fırsatlar doğar.

Evet, resesyon kulağa korkutucu geliyor ve kesinlikle zorlu bir dönem. Ancak kariyeryol.com‘un felsefesi, kontrol edemediğimiz şeyler (ekonominin durumu) için endişelenmek yerine, kontrol edebildiğimiz şeylere (becerilerimiz, birikimlerimiz, stratejimiz) odaklanmaktır.

Bu dönemi bir “son” olarak değil, kariyeriniz için bir “stres testi” ve “ayıklanma” süreci olarak görün. Hazırlıksız olanlar için acı verici bir ders, hazırlıklı olanlar için ise rakiplerin geride kaldığı ve daha güçlü bir şekilde öne çıktığı bir fırsattır. O yüzden paniklemeyin, hazırlanın ve bu fırtınadan daha da güçlenerek çıkın!

Yorum yapın