israil hamas savaşı 2023 detayları
İçindekiler
Bugünlerde dünya kamuoyunun en önemli gündem maddesi hiç şüphesiz İsrail ile Filistin arasında Gazze’de yaşananlardır. 7 Ekim 2023 Cumartesi günü Gazze Şeridinde iktidarda olan Hamasın bütün dünyayı şok edecek şekilde İsrail sınırını geçerek sivil ve savunmasız vatandaşların da içlerinde bulunduğu yaklaşık 1400 kişiyi katletmesi bütün dünyayı şok etmiştir. Sivil kayıpların yanı sıra ABD ve Avrupa tarafından terör örgütü olarak tanınan Hamasın içlerinde sivillerin de bulunduğu yaklaşık 230 İsrail vatandaşını esir alması İsrail Devleti’nin öfkesini arttıran bir başka husus olmuştur. Bu şok edici olaylar zinciri sonrasında İsrail, önce hava saldırıları ve sonrasında da kara harekâtıyla binlerce masum Filistinlinin ölümüne neden olmuştur. İsrail Hamas savaşı ilişkileri kapsamında bu konuyu okumak ve bilmek dünyayı okumak ve kişisel gelişim açısından sizlere katkı sunacaktır.
En başta, sivil, savunmasız ve masum insanların öldürülmesini hangi din ve milletten olurlarsa olsunlar lanetlediğimizi bildirmek isteriz. Ayrıca bu kapsamda daha önce Arap İsrail Savaşları yazımızda detaylarını ve tarihini belirttiğimiz bu konuya Hamas özelinde değinmek isteriz. İsrail’in yaptığı saldırılarda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 40 bin insan hayatını kaybetmiştir. Başta medeni(!) batı olmak üzere dünya kamuoyunun bu konu hakkında sessizliğini de siz kıymetli okuyucuların takdirine bırakıyoruz.
Hamasın 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu bu saldırılara çok sert yanıt vereceklerini belirtmişti. Bu kapsamda hemen ertesi gününden itibaren İsrail Savunma Kuvvetleri olarak bilinen IDF Gazze Şeridini bombalamaya başladı. Bu hava saldırıları devam ederken İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant kademeli olarak (gradually) Gazze’ye bir kara harekâtı düzenleyerek Haması yok edeceklerini açıklamıştır. Bütün bu açıklamalardan sonra 17 Ekim 2023 Gazze’de El ehli Arap Baptist Hastanesinin bombalanması sonucu içlerinde kadın ve çocuk sivillerin de bulunduğu 471 kişinin öldürülmesi bütün dünya kamuoyunu ayağa kaldırmıştır. Bu saldırının sonrasında İsrail ilgili hastane saldırısını kendilerinin gerçekleştirmediğini açıklamıştır. Buna ilave olarak hastane saldırısını Gazze’den İsrail’e roket atmaya çalışan Hamasın yanlışlıkla gerçekleştirdiğini belirtmiştir.
Tarihler Kasım 2023 dönemini gösterdiğinde Gazze Şeridinde elektrik, su ve enerjinin tükendiği, ilgili bölge ile telefon ve internet bağlantısının kurulamadığı bir gerçektir. Ekim ayı sonunda başlayan kademeli kara harekâtının henüz bir aşama kaydedemediği de ortadadır. Bununla birlikte bütün dünya kamuoyu ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Gutierrez, bir an önce insani ateşkesin sağlanması gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu çağrılar karşısında Tevrat’tan alıntılar yapan Netanyahu ateşkesin henüz söz konusu bile olmadığını belirtmiştir. Öte yandan Hamasın elinde bulunan rehinelerin aileleriyle görüşen İsrail başbakanı, operasyonda önceliklerinin Haması yok etmek olduğunu, rehinelerin durumunun ise ikinci öncelikleri olduğunu belirtmiştir.
Burada Tevrat’tan alıntı yapan Netanyahu’nun bunu bir dinler savaşı ya da çatışması gibi gösterme eğiliminde olduğunu ifade edebiliriz. Bu noktada savaşın bir dinler savaşı olması durumunda bütün batı dünyasının İsrail’in arkasında olacağını düşünen İsrail yönetimi aynı zamanda savaşın diğer tarafının da Filistin değil Hamas olduğunu belirtmektedir.
Hamas’ın 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail’in dünya kamuoyundaki en stratejik hamlesi “Israel at War” yani İsrail Savaşta algısı olmuştur. Yani İsrail o andan itibaren artık savaşa girmiştir. Peki, savaşın diğer tarafı kimdir? Dünya kamuoyu önünde Ortadoğu’nun en modern ve güçlü ordularından birine sahip olan İsrail’in savaştayım diyerek saldıracağı taraf kim olacaktır? Eğer bu sorunun cevabı kendine ait bir devleti bile olmayan ve dünya kamuoyunda masum görünen Filistin halkı olacaksa, İsrail’in savaşı meşruiyetini ya da haklılığını kaybedecektir (tabi İsrail’e göre). İşte tam da bu noktada İsrail yönetimi stratejik bir hamle yaparak bütün söylemlerini “İsrail Hamas Savaşı” zeminine oturtmaya çalışmıştır. Bu sayede bütün batı dünyası ve ABD tarafından terörist bir organizasyon olarak tanınan Hamas ile İsrail Savaşında herkesin İsrail’in yanında yer alması gerekliliği algısı işlenmiş olacaktır. Yani aslında İsrail Filistin savaşı bir bakıma indirgenmiş olacaktır.
Ülkesinde yapmaya çalıştığı yargı reformlarıyla halkının büyük tepkisini çeken ve uzun süre hükümet kurmakta zorlanan İsrail Başbakanı Netanyahu’nun İsrail Hamas Savaşı ekseninde Tevrat’tan alıntılar yapması iç politikaya yönelik bir hareket olarak görülmektedir. Bununla birlikte savaşın meşruluğunu ispatlamak için savaşın İsrail Hamas Savaşı olduğuna kamuoyuna ikna etmeye çalışması dış politikaya yönelik ilginç stratejik hamlelerinden birisidir.
Öte yandan ABD Başkanı Biden ile birlikte İngiltere Başbakanı Sunak gibi batı ülkelerinin liderlerinin savaşın hemen ertesinde İsrail’e yaptığı destek ziyaretleri de İsrail’in dış politikadaki hamlelerinin başarılı sonuçlar verdiğine işaret sayılmaktadır. Bu noktada ABD başkanı Biden’ın “Eğer İsrail var olmasaydı, ondan bir tane icat etmek zorunda kalırdık.” Sözleri İsrail’in Amerika Birleşil Devletleri için Ortadoğu’da ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
İsrail tarafından savaşın İsrail Filistin savaşı değil de İsrail Hamas Savaşı olduğu algısı oluşturularak ne kadar haklı bir savaş verdiklerinin ve demokrasi yanlısı herkesin onların arkasında olması gerektiği algısının oluşturulduğu bir gerçektir. Aslında sorulması gereken diğer soru sonuçları tahmin etmelerine ve sonrasında binlerce masum Filistinlinin öleceğini bilmelerine rağmen Hamas İsrail’e Neden Saldırdı? Sorusudur. Yani dünya kamuoyunda ve sosyal medyada oluşan 7 Ekim algısı inanılmaz derecede vahşidir. Havadan sivil ve silahsız İsrail vatandaşlarının üstüne inen silahlı Hamas üyelerinin müzik festivalindeki gençlere ateş açması, evleri gezerek kadın çocuk demeden katletmeleri, bazı evleri ateşe vermeleri İsrail’in kamuoyuna bildirdiği ve bazıları da görüntülerinin internette dolaştığı iddialardır.
Yani bütün dünyanın öfkesini üzerine çeken bir saldırı ile Hamasın neyi elde etmeyi amaçladığı ciddi bir soru işaretidir.
Uluslararası bazı Ortadoğu uzmanlarına göre birkaç sebep olabilir. Bu sebepleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Bütün bu bilgiler doğrultusunda Hamasın 7 Ekim Cumartesi günü İsrail’e, hem de sivillere vahşice saldırma nedeni henüz netleşmemiştir. Şu ana kadar gerçekleşen olaylar silsilesine bakarsak;
Bu arada uluslararası ajanslardan savaşın son durumu hakkında bilgi almak için tıklayınız. Nihai olarak gelinen noktada savaş devam etmekte ve ağırlıklı olarak çocuklar ile kadınlar hayatını kaybetmektedir. Gözünü hırs bürümüş politikacılar bir an önce katliamı durdurması tek temennimizdir. Konuyu sonlandırmadan önce son bir noktaya da temas etmekte yarar var. İsrail’in nihai amacının Gazze’nin kuzeyini tamamen işgal etmek ve uzun vadede güneye yayılarak Gazze şeridini ilhak etmek olduğunu iddia edenler de mevcuttur. Bu açıdan bakıldığında 7 Ekim Hamas saldırısının sonrasında başlayan İsrail Hamas Savaşı (!) bu amaca hizmet eder mi sorusunun yanıtını okurlarımıza bırakıyoruz.
İngilizce öğrenmek ya da mevcut yabancı dilimizi akıcı hale getirmek pek çoğumuzun hayali, değil mi?…
Haberlerde, sosyal medyada, uluslararası krizlerde adını sürekli duyduğumuz o meşhur dört harfli kelime: NATO. Peki,…
Üniversiteler bitirilir ve kişisel gelişim aşamaları geçilir. Sıra iyi bir işe girmeye gelmiştir. İş arayanlar,…
Yıl 2025, takvimler Haziran ayını gösteriyor ve Donald Trump, Beyaz Saray'daki ikinci döneminin ortasında. Hatırlarsınız,…
Dünya tarihini değiştiren bazı olaylar var ve onlar sadece bir takvim yaprağından ibaret değildir. 1789…
Bütün insanlığı bazı ortak acıları vardır. Bugün bu ortak acılardan biraz ağır, biraz hüzünlü ama…