Ekonomik Büyüme Nedir

Ekonomik Büyüme ve Gelişme | Ülkelerin Seçimi!

Ülkeler için ekonomik büyüme önemi çok yüksek bir kavramdır. Bazen haberlerde bazı ibareler görürüz: “Ülkemiz geçen yıl yüzde 10 büyüdü ya da yüzde 8 büyüyerek rekor kırdı yaşasııın..” Böyle bir haberi görünce ya da duyunca önce biraz moralleniyoruz 🙂 Sonra da bir an düşünüp bunun aslında hepimizi olumlu anlamda etkilemesi gerekirdi diye düşünüyoruz. Maalesef özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanların hali böyledir. İşte bu noktada belirtmek gerekir ki gündemi takip edenler için en önemli haberlerin başında ekonomik büyüme haberleri gelmektedir. Hatta Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede ve yüksek enflasyon altında yaşıyorsanız, bu tür haberler herkes için çok önemlidir.

Bu bağlamda, emekliler, memurlar ve sabit ücretli çalışanlar için enflasyon oranlarından sonra en önemli oranlar büyüme oranlarıdır. Yüksek bir iktisadi büyüme sağlayan siyasiler maaş zamlarını da unutmamalıdırlar. Yani en azından beklentimiz bu yönde olur 🙂

ekonomik büyüme mi kalkınma gelişme mi?

Özel sektör iş görüşmelerinde ya da kamu mülakatlarında iktisadi büyüme ya da kalkınma ile gelişme konuları karşımıza çıkacaktır. Bu bağlamda bu yazıyı okumanızı öneririz. Öte yandan bu konuyu, her zaman yaptığımız gibi, ekonomi eğitimi almamış sıradan insanların da anlayacağı şekilde size sunmaya gayret edeceğiz.

gelişmiş ülkeler kalkınma haritası

Ekonomik büyüme gibi iktisadi terim ya da göstergeleri açıklarken önce her zaman yaptığımız gibi iktisat literatüründeki teknik tanımları yapalım. Sonrasında ise teknik açıklama yanında günlük hayatta anlayacağımız şekilde, yani bakkaldaki ya da manavdaki sıradan vatandaşımızın da anlayacağız şekilde tanım ve açıklamalar yapmaya çalışacağız.

İktisadi terimlere göre büyüme, “bir ekonomide belli bir zamanda mal ve hizmet üretiminin miktarında gerçekleşen artışlardır”. Halkın anlayacağı dilden konuş derseniz şöyle diyebiliriz 🙂 Yani her zaman duyduğumuz gibi bu kavram aslında “üretim artışıdır”. Halkımız hep “ürettiğimizden fazla tüketiyoruz işte sorun bu” der ve haklıdır da. Yani, aslında en basit anlamıyla üretim artışı demektir. Basite indirgeyerek bakacak olursak; mesela teknolojinin fabrikaların sanayinin olmadığı bir yerde ve dönemde yaşayalım. Hayvanlarımız var ve süt üretip satarak yaşıyoruz. Hayvan sayısını arttırarak ya da hayvanlardan elde ettiğimiz süt miktarını arttırarak büyümeyi sağlarız. Üretimimiz artar, bu da bizi daha kazançlı bir hale getirerek ekonomik refahımızı o dönem için arttırır.

ekonomik büyüme ve kalkınma ülkeler

Ekonomik büyüme hesaplanırken basit bir formülden yararlanırız. Bu basit formülden bahsetmeden önce, bizi o formüle götürecek ve üretimi temsil eden kısa bir GSYIH tanımı yapalım. Ülkelerin üretimlerini karşılaştırırken yurtiçi üretim anlamına da gelen Gayrisafi Yurtiçi Hasıladan (GSYIH) yararlanırız. GSYIH kısaca, bir ülkede belirli bir dönemde üretilen nihai mal ve hizmetlerin parasal değerini ifade eder.

GSYH= Üretim Miktarı (Q) X Fiyat (P)

Ülkelerin istatistik kurumları tarafından hesaplanan ve duyurulan iktisadi büyümeyi hesaplarken bu yılın üretimini temsil eden Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’dan geçmiş yılın GSYH’sini çıkarıp yine geçen yılın GSYH’sine böleriz. Karşımıza çıkan sayıyı da yüzdelik olarak belirtiriz. İktisadi büyüme hesaplamasının bir örneğini aşağıda bilgilerinize sunacağız. Öte yandan Türkiye’de büyüme verileri üçer aylık dönemlerde TÜİK tarafından hesaplanarak açıklanmaktadır.

Reel yani enflasyondan arındırılmış büyüme oranı şu şekilde formülleştirilebilir;

(GSYHX+1 – GSYHX) / GSYHX

Buradaki X yılı temsil etmektedir. Yani bir örnekle açıklamak gerekirse A ekonomisinde X yılında 100 ekmek üretilmiş ve ekmeklerin tanesi de 1 TL den satılmış olsun. Yurt içi hâsıla formülünün üretim X fiyat olduğunu düşünürsek X yılı hasılası 100 TL olur. Sonrasında ise X+1 yılında 110 ekmek üretilmiş olsun. Enflasyonu işin içine katmamak için ekmek fiyatlarının artmamış olduğunu varsayalım. Yani bu durumda X+1 yılında üretim 110 TL olmuş olur. X+1 yılı hasılası da 110 X 1 den 110 TL olur. Bu noktada X+1 yılının büyümesi de (110-100)/100 den %10 olarak gerçekleşir.

gelişmiş ülkeler ile kalkınmış ülkeler bm endeks

Ekonomik büyüme oranı aslında üçer aylık yani çeyreklik dönemlerde Gayrisafi Yurtiçi Hasıladaki reel artış olarak hesaplanır. Bu noktadaki “reel” kelimesinin mantığı ilgili oranın enflasyon artışlarından arındırılmış şekli olmasıdır. Yani enflasyondan arındırılmamış büyüme oranı pek bir şey ifade etmemektedir. Nominal olan bu büyüme gelişmekte olan ülkelerde enflasyon oranı yüksek olduğu için yüksek çıkmaktadır. Bu nedenle uluslararası normlarda kullanılan ve itibarlı olan oran, enflasyonu içermeyen reel ekonomik büyüme oranlarıdır.

Enflasyondan arındırılmış büyüme için enflasyon deflatörü kullanılmaktadır. Bu noktada teknik terimlere ya da aşırı detaya girmemek adına deflatörün tanımı yapmıyoruz ya da detaylarda boğulmuyoruz 🙂 Şunu bilmemiz yeterli olacaktır ki; bu oranları reel yani gerçekçi hale getirmek için enflasyondan arındırırız. Bu enflasyondan arındırma işlemi için de enflasyon deflatörü kullanılır.

İktisadi büyüme bu kadar önemliyken ve özellikle siyasiler için de hayati bir değere sahipken onu etkileyen faktörler de bir o kadar önem kazanmaktadır.

Ekonomik büyümeyi etkileyen başlıca faktörler şu şekilde sıralanabilir;

  • Ülkedeki verimlilik seviyesi, (kapasite kullanım oranları ile ölçülür.)
  • Ülkenin teknolojik gelişmesi,
  • Ülkenin enerji başta olmak üzere doğal kaynak seviyesi,
  • Ülkeye dışarıdan yapılan yatırımlar, (doğrudan yatırımlar kıymetlidir)
  • Bir ülkenin dış ülkelere sattığı ürün veya hizmet olan “ihracat” seviyesinin artması,
  • Sermaye birikimi.

ekonomik büyüme ne bağlıdır

İşte belki de yazımızın en önemli konusuna geldik 🙂 Ekonomik büyüme kısa vadeli bir gösterge olduğu için siyasiler tarafından çok dikkate alınan ve konuşulan bir gösterge olsa da ekonomi dendiği zaman asıl önemli olan gösterge “ekonomik kalkınma” yani gelişme seviyesidir. Yani siyasiler genelde popülist amaçlarla kısa vadede sanal veya suni bir büyüme sağlasalar da kalkınma ya da gelişmeyi sağlamak o kadar da kolay değildir. Bu doğrultuda net olarak belirtmek gerekir ki büyüme ile gelişme yani kalkınma farklı kavramlardır. En temelde şurası açıktır ki; iktisadi büyüme kısa vadeli bir olgu iken kalkınma ya da gelişme hem daha zahmetli ve hem de daha uzun vadeli bir olguyu temsil etmektedir.

Bu iki önemli iktisadi gösterge arasındaki farklar bizi aslında demokrasiden monarşiye, kuru ekmekten iyi beslenmeye ya da tutsaklıktan tamamen özgürlüğe götürecek kadar önemlidir. Sadece kavramlara bakmadan, bu kavramların özüne inersek durumu daha iyi anlarız. Bu bağlamda kalkınmasını tamamlamış ülkelere ve iktisadi gelişmesini sağlayamamış, insani gelişmişlik endeksinde altlarda kalan ülkelere bakarsak aslında ne demek istediğimizi daha iyi anlayacağız.

ekonomik büyüme nasıl hesaplanır

Ekonomik kalkınma, bir ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal anlamda gelişmişlik seviyesini ifade eden bir kavramdır. Bu ifadeden de anlayacağımız gibi bir ülke ekonomik olarak çok iyi seviyede olsa bile siyasi ya da sosyal anlamda çok gerideyse o ülkeye gelişmiş ülke ya da kalkınmış ülke diyemeyiz. Örnek olarak Ortadoğu’daki petrol zengini ülkeleri ele alalım. Petrol gelirleri nedeniyle ekonomik olarak iyi seviyede olan bu ülkelerde demokrasi, hukukun üstünlüğü veya yargı bağımsızlığı gibi konularda gelişmişlik seviyesi üst seviyede değildir. Bu anlamda bu tür ülkeler ekonomik büyümeyi sağlamış olsalar bile kalkınmış ya da gelişmiş ülke statüsünde değillerdir.

Nasıl ki ekonomik büyüme yıllar arası GSYIH artışlarıyla ölçülmekteyse, kalkınma ya da gelişme seviyesinin de bazı ölçüm standartları vardır. Temelde kişi başına düşen milli gelir kalkınma için önemli bir ölçüdür. Bununla birlikte tek ve yeterli ölçü değildir. Bu anlamda uluslararası literatürde kalkınmanın göstergelerinden en önemlisi Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan “İnsani Gelişmişlik Endeks” göstergesidir. Bu endekse kalkınmayı çok boyutlu ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alarak birçok açıdan ülkelerin gelişmişlik ve kalkınma durumlarını ölçmektedir. Bu endekse sağlık, ekonomi ve eğitim olmak üzere alt başlıklara ayrılmaktadır. 2022 Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endesine göre ilk beş sıradaki ülke:

  1. İsviçre
  2. Norveç
  3. İzlanda
  4. Hong Kong
  5. Avustralya

Öte yandan toplamda 191 ülke olan sıralamada son üç ülke ise Nijer, Çad ve Güney Sudandır. Türkiye İnsani Gelişmişlik Endeksinde 48.sıradadır. (Sıralı tam liste için tıklayınız.)

Bu anlamda ekonomik kalkınma göstergeleri olarak şu kalemler sayılabilir;

  • Ortalama yaşam süresi,
  • Okuryazarlık oranı,
  • Cinsiyet eşitliği,
  • Vergi Adaleti,
  • Hukukun üstünlüğü,
  • Yargı bağımsızlığı,
  • Finansal derinlik,
  • Bebek ölüm oranları,
  • Gelir dağılımı adaleti (Gini endeksi)
  • Sermaye Birikimi,
  • Demokrasinin yaygınlığı,
  • Basın özgürlüğü,
  • Teknoloji seviyesi,
  • İçilebilir temiz su miktarı
büyüme formülü

Bu sorunun cevabı aslında yukarıdaki maddelerde gizlidir. Yani maddelerde sayılan başlıklarda iyileştirme yapan ülkeler otomatik olarak ekonomik gelişme ya da kalkınma açısından olumlu ilerlemeler kaydedip gelişmişlik endeksinde de üst sıralara tırmanmaktadır. Yani ekonomi, sağlık, idari, hukuk ve sosyal anlamda ülkede sağlayacağımız iyileştirmeler ülkenin gelişmişlik seviyesini artıracaktır. Bu bağlamda kişi başına düşen milli geliri arttırmamız, hukukun üstünlüğünü tesis etmemiz ve vergi adaleti çok önemlidir. Ayrıca yargıyı tamamen siyasetten arındırıp bağımsız hale getirmemiz, kadın erkek eşitliğini sağlamamız, gelir adaletini tesis etmemiz ülkemizin kalkınmasını tamamlamış gelişmiş ülkeler kategorisine girmesini sağlayacaktır.

Yapılan araştırmalar, ekonomik büyüme ile seçim sonuçları arasında bir bağlantı olduğunu belirtmektedir. Yani bir ülkede iktidar partisi seçim dönemlerinde iktisadi büyüme sağlarsa genellikle oy oranlarını arttırıp tekrar iktidar olmaktadır. Bunu bilen siyasetçiler de özellikle seçim dönemlerinde büyüme kavramı üzerinde titizlikle dururlar. Bununla birlikte iktisadi büyüme olgusu, ekonomik gelişme ve kalkınma kavramlarından farklı ve kısa vadeli-dar kapsamlı bir göstergedir. Bu nedenledir ki ekonomik büyümeyi sağlayan her ülke gelişmiştir diyemeyiz. Ülke yönetimleri uzun vadeyi düşünerek çok yönlü ve bütüncül bir bakış açısıyla ekonomik kalkınma yani ekonomik gelişmeyi sağlamayı amaçlamalıdırlar.

Bunu sağladıktan sonra emin olun ki çocuklarımız daha iyi okullarda daha sağlıklı koşullarda okuyacaklardır. Büyüdüklerinde ise daha gelişmiş, daha adil ve daha zengin bir ülkede yaşamanın avantajlarını yaşayacaklar, gelecek kaygısı duymadan ülkelerine katkı sunacaklardır. Nihayetinde hepimizin amacı onların geleceğini daha iyi hale getirmek değil midir!

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön