İçindekiler
27 Haziran 2024 tarihinde gerçekleşen geleneksel CNN canlı ABD Başkanlık tartışması sonrasında herkesin aklında aynı soru vardı. Tartışma süresi boyunca ara ara duraksayan ve bazı cümlelerini bitirmekte bile zorlanan Joe Biden’ın adaylık çekilip çekilmeyeceği merak konusu olmuştu. Mevcut başkanın kampanya ekibi herhangi bir çekilmenin söz konusu olmadığını belirtse de bu açıklama tartışmaları bitirmek yerine Demokratlar arasında bile kavgaları ateşledi. Öyle ya, tartışma sonrası yapılan anketlere göre Trump, bu ilk canlı yayında rakibine bariz bir üstünlük kurmuştu. Bağımsız anket şirketi SSRS’nin yaptığı ankete göre katılımcıların yaklaşık yüzde 70’i Cumhuriyetçilerin adayı eski başkan Trump’ın bu canlı tartışmadan galip çıktığına inanırken sadece yüzde 30’luk bir kesim Joe Biden’ın galip geldiğini iddia etmişti.
Konuyla ya da uluslararası siyasetle biraz da olsa ilginiz varsa televizyonda veya sosyal medyada bu tartışmayla ilgili haberler mutlaka önünüze düşmüştür. Bu noktada, belirtmemiz gerekir ki “Presidential Debate” de denen bu tartışma hakkında özellikle Türkçe kaynak arayanlar biraz zorlanmaktadır. Biz de bu boşluğu doldurmak adına tarafsız bir bakış açısıyla genel olarak ABD başkanlık tartışması 2024 versiyonunu değerlendirdik. İlk olarak belirtmemiz gerekir ki; normalde başkanlık seçiminden 2 ay önce yani Eylül ayında gerçekleşen bu canlı yayın bu seneye özel olarak Haziran’da gerçekleşti. Her iki tarafın da ortak onayıyla erken gerçekleşen tartışmanın bir benzerinin Eylül ayında tekrar edip etmeyeceği henüz belli değil.


ABD Başkanlık Tartışması 24 Kuralları
Tartışmanın kendisinden önce değişen kurallar konusu kamuoyunda çok tartışmalara neden oldu. CNN her başkanlık seçiminde geleneksel olarak gerçekleştirdiği bu canlı başkanlık tartışmasında 2020’deki Trump-Biden acı tecrübesini göz önüne alarak bazı değişikliklere gitti. O dönemki tartışmada Donald Trump’ın sürekli rakibinin sözünü kesmesi ve onun konuşmasına izin vermemesi çok gündem olmuştu. İşte bu ve benzeri nedenlerle bu yılki tartışmada CNN bazı önlemler aldı. Bu önlem ve kural değişiklikleri ile etkilerini sıralayacak olursak:
- Bir aday konuşurken diğeri sessize alındı: Evet, biraz garip gelebilir ama 2020 yılında Trump’ın sürekli Biden’ın sözünü kesmesi ve sonunda “Kes sesini!” cevabı alması herkesi şok etmişti. Bu yıl ki başkanlık tartışmasında ise bu tür kabalık ve kavgalara neden olmama adına, bir aday konuşurken süre tutuldu ve bu süre içerisinde diğer adayın mikrofonunun sesi kapatıldı.
- Açılış Konuşması olmadı: Normalde yapılan açılış konuşması gerçekleşmedi. Bunun genel olarak zaman kazanma amacıyla olduğu söylenecektir. Bununla birlikte açılış konuşması olmaması nedeniyle hem Biden ve hem de Trump daha çok soruya cevap vermiş oldu. Açıkçası US Presidential Debate olarak da belirteceğimiz ABD Başkanlık tartışması canlı yayını 2024 yılında bu açıdan daha verimli geçmiş oldu.
- Seyircisiz Başkanlık Tartışması 2024: Geçen yıllardaki tartışmalarda her iki tarafında ateşli seyircileri verdikleri tepkiler ve alkışlı tezahüratlarıyla ortamı oldukça şenlendiriyorlardı. Lakin bu sene CNN her iki tarafın mutabakatıyla aldığı bir kararla tartışmaya canlı seyirci almadı.
- Ticari reklam arası: Normalde ABD Başkanlık Tartışması konseptinde haksız rekabete neden olmama adına reklam arası verilmezdi. Öte yandan bu yıl, CNN tartışmanın arasına reklam aldı ve bu kuralı değiştirmiş oldu.



Kurallarla ilgili olarak nihai söylenmesi gereken şey şudur ki; partizanlık yapıp iki taraftan birini savunan herkes bu kuralların karşıdaki adayın avantajına değiştiğini söylemektedir. Öte yandan, objektif olarak bakacak olursak bu yeni kurallar tartışmanın genelinin daha verimli geçmesini sağlamıştır.
Joe Biden ve Başkanlık Tartışması
Birbirlerine selam vermeden ve karşılıklı olarak el bile sıkışmadan tartışmaya başlayan bu ikilinin destekçilerinin de böylesine fanatikleşmesine de şaşırmamak gerekir. Bu bağlamda, son yıllarda Amerikan siyasetinin ve toplumunun aşırı derecede polarize yani kutuplaşmış hale geldiği bilinmektedir. Bu kutuplaşmanın geldiği nokta her iki siyasetçi açısından da düşündürücüdür. Şimdi gelelim her iki taraf açısından da sırayla başkanlık tartışmasını değerlendirmeye.
Mevcut Amerikan Başkanı açısından canlı yayına bakacak olursak, kendisi için tartışma öncesinde de mevcut olan riskler yine ortaya çıktı. Yani, Joe Biden, bazen ağır ve yavaş konuştu, bazen cümlelerini tamamlayamadı ve bazen de anlamsız kelimelerle kendini ifade etti. Bu durumu birkaç gün sonra halka açık yaptığı konuşmada zaten kendisi de şu şekilde açıkladı: “Evet, eskisi kadar iyi tartışamıyorum. Evet, eskisi kadar hızlı konuşamıyorum. Ama ne yaptığımı iyi biliyorum ve doğruların nasıl söyleneceğini çok iyi biliyorum.” Öte yandan ABD Başkanlık tartışması gününde kendisini iyi hissetmediğini, bir soğuk algınlığı sorunu yaşadığını belirtti. Şurası açık ki, o da tartışmadan mağlup ayrıldığının farkında. Bununla birlikte geçmişte en genç ikinci senatör olduğunu belirten mevcut başkan şu anda da en yaşlı başkan adayı olduğunu ve her iki durumun da eleştiriye konu olmasını normal karşıladığını belirtmiştir.
Bu tartışmada mevcut Başkan Joe Biden açısından öne çıkan olumsuzluklar ise şöyledir:
- Yaşının onun için dezavantaj olduğu böylesine bir canlı yayında yine ortaya çıktı.
- Trump tarafından göçmen politikası ve sınır güvenliği konusunda çok eleştiri aldı.
- Ekonominin geldiği durum mevcut başkan açısından eleştiri konusuydu.
- Bununla birlikte Donald onu İsrail’in Gazze saldırılarına yeterince destek vermemekle suçladı. Bu da koyu evanjelist ya da dindar Amerikalılar açısından önemliydi.



Trump Tartışmayı Nasıl Kazandı?
Biden’ın inanılmaz düşük performansı karşısında Donald Trump’ın ABD Başkanlık Tartışması canlı yayınında öne çıkması için aslında standart performansının üstüne çıkmasına gerek kalmamıştı. Bu doğrultuda rakibinin düşük performansı onun işine çok yaradı. Tam da akıl ve fizik sağlığı konusu geçtiğinde Trump, sağlıklı bir beyin ve fizik gerektiren golf sporunu başarıyla yaptığını belirterek yaş konusunu öne çıkardı. Öte yandan, tam teşekküllü olarak 2 adet sağlık testi olduğunu belirten eski başkan karşı tarafı bu konuda zor duruma sokmayı da başardı. Bununla birlikte Donald, Covid-19 pandemisi olmasa ekonominin çok daha iyiye gideceğini belirtti ve buna rağmen kendisi bıraktığında ekonominin oldukça güçlü olduğunu savundu.
Eski ABD başkanı ekonomi dışında uluslararası siyaset ve düzensiz göçmen konusunun üzerinde oldukça durdu. Kendi döneminde dünyada savaş ve çatışma ortamının daha az olduğunu iddia eden Trump göreve gelmesi halinde Rusya Ukrayna savaşını bitireceğini belirtti. Buna ek olarak İsrail’e vereceği tam destekle Gazze Savaşını da son erdireceğini iddia etti ve rakibi Biden’ı NATO’culuk yaparak ABD’yi uluslararası arenada zayıflatmakla suçladı. Bu kapsamda belirtmek gerekir ki; muhafazakâr olan Cumhuriyetçi partinin adayı daha çok ulusalcılığı ve “önce Amerika” sloganını temsil ederken daha globalci olan Demokratların adayı mevcut başkan ise “uluslararası iş birliği” , iklim krizi ve global ticareti savunarak ABD’nin dünyanın jandarmalığını yapması gerektiğine inanmaktadır.



Bu noktada Trump’ın tartışmada ön plana çıkan bazı hususları ise şu şekildedir:
- “Hush Money” yani “sus payı” davasında aldığı mahkûmiyet kararı,
- ABD Başkanlık tartışmasında eski başkan açısından damga vuran olay şüphesiz yayın sırasında çok fazla yalan söylediği iddialarıydı.
- 6 Ocak Amerikan Kongresi baskını olayı da onun açısından açıklanması zor konulardan biriydi.
- CNN moderatörünün seçim sonuçlarını kabul edip etmeyeceği konusundaki sorusuna da “Eğer adil bir seçim olursa kabul edeceğim.” cevabı vermesi de kayda değer bir diğer unsurdu.
- Putin ile olan ilişkileri ve Kuzey Kore ziyareti de demokrasiye inananlar ve ılımlı seçmenler açısından zor bir duruma işarettir.
Biden Yarıştan Çekilir mi?
Aşağıda da göreceğiniz üzere The Economist’in ABD başkanlık tartışması canlı yayınından önce yayımladığı anketinde Trump yaklaşık yüzde üç puan öndeydi. Öte yandan yayın sonrası yapılan ilk anketlerde bu farkın yüzde altıya çıktığı söylenmektedir. Bu bilgilere ek olarak Wall Street Journal’ın anketine göre seçmenlerin yüzde sekseni Joe Biden’ı başkanlık görevi için çok yaşlı bulmaktadır. Yine aynı ankete katılan seçmenlerin sadece yüzde beşi bu canlı yayının oy verme kararını etkilediğini belirtmiştir. Bu nedenle mevcut başkanın yakın ekibi ve sıkı Demokrat gazeteciler Biden’ın asla yarıştan çekilmemesi gerektiğini düşünüyorlar. ABD seçmeninin genelde mevcut başkanın görevine devam etmesini istediğini, yaş konusunun ise seçilmesine engel olmayacağını düşünüyorlar.



Bu tür demokratların yanında, bu gidişatın sürmesi halinde kendilerinin başkanlık yarışı dışında, temsilciler meclisiyle senatoyu da kaybedip siyaseten ağır bir darbe alacaklarını belirten ve Joe’nun adaylıktan çekilmesi gerektiğini düşünen Demokratlar da mevcut. İki tarafın, yani hem çekilmesini isteyenlerin hem de istemeyenlerin de kendilerine göre haklılık payı mevcut. Öte yandan başkan yardımcısı Kamala Harris, olası bir çekilme durumunda Demokratların ve hatta New York Times ve WSJ gibi demokrat yanlısı büyük bazı gazetelerin en büyük adayı olarak öne çıkmaktadır. Bu arada ABD başkanlık tartışması sonrası ertesi gün mevcut başkanın Kuzey Carolina eyaletinde bir açık hava mitingi yaptığını ve oldukça iyi bir performans gösterdiğini belirtelim.
Bu doğrultuda onun asla çekilmemesi gerektiğini belirten ve bu tür canlı yayın tartışmalarının hiç önemli olmadığını belirten CNN yorumcuları da mevcuttur. Onlara göre “swing states” denen ve kararını çok değiştirme özelliğine sahip “salıncak eyaletler”den Pensilvanya, Michigan ve Wisconsin gibi eyaletlerde Joe Biden büyük bir desteğe sahip ve bu da kazanması için yeterli olacaktır.



Seçime Daha Var
Bütün bu bilgiler ışığında belirtmek gerekir ki seçime bu kadar az kalmışken bir adayın çekilmesi çok mümkün görünmemektedir. Öte yandan ABD sisteminde başkan kadar ekibi de önemlidir ve başkanın yaşlı olması ekibinin de yaşlı olduğu anlamına gelmemektedir. Yani, 5 Kasım ABD Başkanlık Seçiminde muhtemelen Trump mı Biden mi sorusuna yanıt arayacağız ve başka bir adayın öne çıkma ihtimali zayıftır. Bu yarışta da şimdilik mevcut başkanın yaklaşık 6 puan geride olması Trump’ı seçimi kazanma konusunda önde göstermektedir. Ama unutmayalım 24 saatin bile önemli olduğu siyasette birkaç ay içinde her şey değişebilir.